İnsanları sokabileceğiniz bir tek yer var, gerçekten önemli olan bir yer. | Open Subtitles | هناك مكان واحد فقط يمكنك لدغ البشر فيه، مكان واحد مهم جداً |
Oradan sonra da gidebileceği ancak bir tek yer var. Kendi mezarı. | Open Subtitles | حث سيتمكن من الذهاب إلى مكان واحد فقط ، إلى الاسفل |
İnsanları sokabileceğiniz bir tek yer var, gerçekten önemli olan bir yer. | Open Subtitles | هناك مكان واحد يمكنك أن تلسع فيه البشر , حيث يهم |
Hiç paramız olmadığından ve hiçbir arkadaşımız bizi evine almayacağından, gidebileceğimiz bir tek yer vardı. | Open Subtitles | وبما أننا لانملك شيئاً من المال ..و، حسناً لا أحد من اصدقائنا سيدعنا نقيم عنده هناك فقط مكان واحد نستطيع الذهاب اليه |
Maalesef, şehirde eski suçluları bir tek yer işe alıyordu. | Open Subtitles | مع الأسف، كان هناك مكان واحد في البلدة يستخدم مدانين سابقين |
Burada dışarısıyla bağlantı kurabileceğimiz yalnızca bir tek yer var. | Open Subtitles | هناك مكان واحد فقط هنا يمكنك الحصول الاتصال منة بالعالم الخارجى |
Eğer Miao Yin'i Fırtınalar aldıysa, gidecekleri bir tek yer var. | Open Subtitles | خذ، اشرب إذاكانالعواصفأخذوا"مياويين" فهناك مكان واحد سيأخذونها إليه |
Bunun gelebileceği bir tek yer var: | Open Subtitles | مكان واحد فقط من الممكن أن تأتي منه |
Benim gibi bir kadının değerinin anlaşılacağı bir tek yer biliyordum, orası da Birleşik Devletlerdi. | Open Subtitles | "أعلم أن هناك مكان واحد فقط يُقدر امرأة مثلي وهو الولايات المتحدة الأمريكية" |
Orası bir tek yer olabilirdi. | Open Subtitles | هناك مكان واحد يمكن أن يتواجد ذلك فيه. |
Ortaya çıkacağı bir tek yer kaldı. | Open Subtitles | بقي مكان واحد ليظهر فيه |