Yani bir harfi değiştirebilirsiniz, harfleri çıkartabilirsiniz, ama en önemlisi, içine yeni DNA sıkıştırabilirsiniz, bir Truva atı gibi. | TED | يمكنكم مثلا تغيير حرف ما، أو حتى حذفه، ولكن الأهم هو أنه يمكنكم ملؤها بحمض نووي جديد، كنوع من حصان طروادة. |
Onu bir Truva atı gibi görmüyorlar veya normalde sizi uyarmaları gerektiğini düşündüğünüz bir şey olarak görmüyorlar. | TED | لا يعترفون بها كبرنامج حصان طروادة أو كأي من الأشياء الأخرى التي قد تجدها عادة ضمن البرامج التي قد تحذركم منها. |
Senin DNA'n ona o kadar benziyor ki organizma tereddütsüz kabul ediyor, ama senin bağışıklık faktörlerin ona içten saldırıyor, tıpkı bir Truva atı gibi. | Open Subtitles | حامضك النووي مشابه جداً إنه مقبول من قبل الكائن لكن عواملك المناعية تهاجمه من الداخل مثل حصان طروادة |
Konu şu: eğer şekerli bir kurabiye yersem şeker aklınızı çeliyor, tıpkı bir Truva atı gibi. | Open Subtitles | إليكَ الأمر، إذا تناولتُ كعكة محلاة، يفتنك السكر كـ حصان طروادة |
Şey gibi bir Truva atı gibi, bu Pretoryalılar. | Open Subtitles | إنها مثل حصان طروادة , هذا الشيء، الـ "بريتوريانز ". |