O yaşayan bir organizma, ucunu kesini bir vazo suyun içine koyun, bundan 2 hafta sonra bile yenebilirliğini koruyacaktır. | TED | إنها كائن حي، أزلت الشريحة، ثبّتها في إناء من الماء، وظلت بعد ذلك في حالة جيدة لأسبوعين أكثر. |
Baş nedime bir vazo kırar ve parçaların sayısı, gelin ve damat için dilediği mutlu yılları sembolize eder. | Open Subtitles | خادمة الشرف يحطم إناء , وعدد من قطع ترمز سنوات من السعادة شاءت عن العروس والعريس. |
Bir ressam, MÖ 5. yüzyıla ait bir vazo üzerinde ölmekte olan otomat Talos'un umutsuzluğunu, bronz yanağından inen gözyaşı ile görselleştirdi. | TED | وتوضيحًا لمصرع تالوس على إناء من القرن الخامس قبل الميلاد، قام رسام بتصوير مأساة الآلي المحتضر بدمعة تتساقط على خده اللامع. |
Bunu bir vazo üzerinde gördüğümden eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنني قد رأيت هذا على مزهرية في مكان ما |
Bazen baş ucuna bir vazo içerisinde taze çiçekler bile koyar. | Open Subtitles | وأحياناً ، ستضع لك زهرية بها أزهار قد قطفت للتو.. |
Harika bir vazo olduğunu belirtmeliyim. Antika tahminimce. | Open Subtitles | أيمكنني القول أن تلك الزهرية رائعة مصنوعة يدوية ومدقنة |
1996 yılında, Tornado burada, Fransa'da altın bir vazo çalmaya çalışırken vurulmuştu. | Open Subtitles | في عام 1996، تم أصابة (تورنادو) هنا في "فرنسا"، بينما كان يسرق إناء من ذهب |
Belki ağır bir vazo ya da şişe ? | Open Subtitles | ربّما إناء ثقيل أو زجاجة؟ |
Pahalı bir vazo, bir kilim, bir fare. | Open Subtitles | إناء ثَمين، بُساط، فأر. |
Oh, bu çok hoş bir vazo. Harika. | Open Subtitles | هذا إناء جميل |
Ve birileri gönderilmek üzere bir vazo bırakmış, ve ben sadece izini sürüyordum. | Open Subtitles | وشخص ما ترك مزهرية لإرسالها وأنا كنت فقط أحاول تعقبها |
Bunları koymak için sana başka bir vazo alacağım. | Open Subtitles | و سوف أشتري لكِ مزهرية أخرى لوضع تلك بها |
- Bunlar için sana bir vazo bulayım. - Tamam. | Open Subtitles | دعيني اجلب لك زهرية لتضعيها فيها |
Harika bir vazo olduğunu belirtmeliyim. Antika tahminimce. | Open Subtitles | أيمكنني القول أن تلك الزهرية رائعة مصنوعة يدوية ومدقنة |