Patlamadan hemen önce bir yük treninin geçtiğini hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تتذكر مرور قطار شحن بجانبكم؟ قبل لحظة الانفجار تماماً؟ |
- Kutlamak için hiç de erken değil! - Üzerimden büyük bir yük kalktı. | Open Subtitles | الوقت لا يكون ابدا مبكرا لنحتفل ذاك كان عبئا أزيح عن بالي |
Büyük Ortaklar sizin bir yük olduğunuzu düşünüyorlar. | Open Subtitles | المساهمين يرون انك عائق بالنسبه لنا واننا لا نستطيع ان نضيع |
Evet, sağ kroşesi tıpkı bir yük treni gibi. | Open Subtitles | أجل، لقد وجّهت الضربة مثل قطار لنقل البضائع |
Bu benim üstümde bir yük peder, ruhumun üstünde. | Open Subtitles | إنه عبء يثقلني يا أبتِ. يثقل روحي. |
Taşıman gereken bir yük. | Open Subtitles | يأتي العبء الذى يجب أن تحمله |
Bu gerçek omuzlarımızdan bastıran bir yük gibi görünse de aslında bizi daha yükseklere çıkaran bir hedefe sahip olmaktır. | Open Subtitles | أن ما نشعر به من العبئ الموضوع على أكتافنا هو في الواقع الشعور بالهدف الذي يرفعنا إلى مستويات أعلى. |
Oradan da bir yük gemisi bizi uluslararası sulara götürecek. | Open Subtitles | من هناك، نركب سفينة شحن الّتي ستأخذنا إلى المياه الدولية. |
Burası eskiden 10. Bulvar boyunca uzanan bir yük taşıma hattıydı. | TED | وقد كان أصلا خط شحن يمتد على طول الجادة العاشرة. |
Bu borç onun için bir yük haline gelecekti, ve o bunu taşıyamazdı. | Open Subtitles | لقد اصبح هذا الدين عبئا عليها و هي لم تعد تتحمله |
Majesteleri'nin yokluğunda sırtınızda ağır bir yük taşıdığınızı biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك تحمل عبئا ثقيلا في غياب صاحب الجلالة |
Yumuşuyorsun iyice, benim için bir yük haline dönüşüyorsun. | Open Subtitles | لقد أصبحت عاطفياً ومن ثمّ أنتَ تُمثل عائق لي |
Firma senin bir yük haline geldiğini düşünüyor. | Open Subtitles | ان من فى المكتب يظنوا انك عائق |
Yani, çok büyüktü, sanki bir yük treni gibi geçti. | Open Subtitles | كما تعلمون، أنه كبير جداً- - مر بالقرب مني كأنه قطار لنقل البضائع. |
Herhangi bir adam için taşıması ağır bir yük. | Open Subtitles | إنه عبء ثقيل على الرجل للقيام به |
Bu taşıman gereken bir yük. | Open Subtitles | يأتي العبء الذى يجب أن تحمله |
Bu gerçek omuzlarımızdan bastıran bir yük gibi görünse de aslında bizi daha yükseklere çıkaran bir hedefe sahip olmaktır. | Open Subtitles | أن ما نشعر به من العبئ الموضوع على أكتافنا" "... هو في الواقع الإحساس بالهدف الذي يرفعنا إلى مستويات أعلى. |
Buradaki varlığımızın bir yük olduğunu görebiliyorum ancak birbirimizle dalaşmamıza gerek yok çünkü dalaşırsak sen kaybedersin. | Open Subtitles | أفهم أن وجودنا هنا يمثل عبئاً و لكن ليس هناك حاجة للشجار لأننا إذا فعلنا , فأنت ستخسر |
Bahsettiği şey benim yıllardan beri taşıdığım bir yük. | Open Subtitles | ما تتحدث هي عنه هو عبء كنت أحمله لسنوات عديدة |
Sahip olduğun yetenek korkunç bir yük olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّها كانت عبئاً فظيعاً... الهبة التي لديك. |
Bunun içimde nasıl bir yük olduğunu size anlatamam, Bayan Blaine. | Open Subtitles | يجب أن أخبركِ أنني قد أزحت بهذا ... حملاً ثقيلاً عن كاهلي |
Bana öyle geliyor ki ailen Tommy öldükten sonra senin üzerine ağır bir yük yüklemişler. | Open Subtitles | أتعلم؟ يبدو كأن والديك حمّلوك عبء كبير بعد موت تومي |
Bakın, Bunun inanılmaz bir yük olduğunu biliyorum, ama aslında bayağı iyi bir adam. | Open Subtitles | انا اعرف ان هذا عبئ ثقيل لكنه فعلا رجل جيد |
Telif hakları, yayımcılık ve okuyucular için hep bir yük olmuştur. | Open Subtitles | فلطالما شكلت حقوق الطّبع عبئًا على صناعة النشر و على القرّاء |
Sen de suçlu olmayan bir kadına yalan söyleyerek kadının sırtına büyük bir yük bindirmiş oldun. | Open Subtitles | بأنك قد كذبت على أمرأة ليست مذنبة حيال ما كنتَ تعطيها من علاج في يدها |