Kendi kendime milyonlarca kere yalnızca bir deri tabakası, bir yüzey dedim. | Open Subtitles | أخبرت نفسي ملايين المرات بأنه ليس إلا طبقة من الجلد.. مجرد سطح |
Fiziksel bir yüzey değil. İçine doğru düşüyorsanız fark etmeyebilirsiniz bile. | Open Subtitles | ليس عبارة عن سطح ماديّ وقد لا يلاحظ المرء السقوط فيه |
Bir anda enerjiyi camınıza yapıştırabileceğiniz plastik bir yüzey üzerinde elektrona çevirdiniz. | TED | فجأة نكون حولنا الطاقة إلى إلكترون على سطح بلاستيكي يمكنكم لصقه على نافذتكم. |
Bu ayaklar aslında oldukça duyarlı birer reseptör, bakteriyal hücre üzerinde uygun bir yüzey için tetikte bekliyorlar. | TED | أقدامها في الحقيقة تُعتبر مستشعرات شديدة الحساسية، وهي تترصد السطح المناسب في الخلية البكتيرية. |
Ve şimdi baktığımız şey "işaret yakalayıcı"ya karşı gerçek bir "yüzey yakalayıcı" yaratmak. | TED | والآن ما نبحث عنه هو حقا التقاط السطح الخارجي خلافا لالتقاط العلامات . |
Binlerce yarıkla kaplı, güzel, çelik sertliğinde parlak mavi bir yüzey olduğunu görebilirsiniz. Buzuldaki bu derin çatlaklar 60 metre derinliği bulabiliyor. | TED | يمكنكم رؤية جمال ولمعان السطح الأزرق الصلب و المغطاة بالآلاف والآلاف من الشقوق، يبلغ عمق هذه الشقوق الجليدية العميقة 200 قدم |
Sprey kaplamanın yüzeyi aslında nanoparçacıklar ile kaplı bu parçacıklar pürüzlü ve engebeli bir yüzey oluşturuyor. | TED | حسنا، سطح رذاذ الطلاء في الواقع مليء بجسيمات نانوية من سطح خشن و صخري جداً. |
Bazilar membran denilen bir yüzey, koklea uzunluğunu yönetir. | TED | يوجد سطح يسمى الغشاء القاعدي ممتد على طول القوقعة. |
Eğri bir yüzey üzerinde düz bir çizgi derken neyi kastediyoruz? | TED | ماذا نعني بالحديث عن الخط المستقيم على سطح منحني؟ |
Tüm bu sistem, daha fazla miktarda enzimin kalan yağa saldırmasını sağlayacak kocaman bir yüzey alanı oluşmasını sağlıyor. | TED | حيث يقوم الجهاز بتحضير سطح اكبر للسماح لانزميات اكثر بالهجوم على جزيئات الزيت المتبقية |
Oksitlenmeyi azaltıp daha kuvvetli bir yüzey elde etmek için kullanılır. | Open Subtitles | يستخدم في تقليل عملية الأكسدة لإنشاء سطح قوي |
Su üstüne konan tahtalar gibi otobüsle solucan deliği arasına düz bir yüzey koyup ters yöne çeviririz. | Open Subtitles | سنضع سطح مستوي بين الحافلة والثقب الدودي، مثل ألواح سطح السفن، ونعكس اتجاهها |
Büyük olasılıkla Dünya üzerindeki yaşam katı bir yüzey üzerinde başladı. | Open Subtitles | من المحتمل أن الحياة على الأرض بدأت على سطح جامد |
Bu kadar dar bir yüzey alaninda bir kemigi onarmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك فكرة عن مدى صعوبة إصلاح عظم بهكذا سطح صغير؟ |
Bunun aslında bir krater olduğunu daha sonra farkettik. Ancak Titan'ın yüzeyinde çok az krater var. Bu da çok genç bir yüzey olduğu anlamına geliyor. | TED | هذه, كما إكتشفنا لاحقا, هي في الواقع فوهه. ولكن هناك القليل جدا من الفوهات أو الفجوات على سطح "تايتان" مما يعني أنه سطح حديث التكون جدا. |
Sonra yüzeydeki hasar görmüş eklem için 1991 yılında dizayn ettiğimiz bir hücre aşı kalıbı yaptık ve bu yapay kıkırdak dokusunu büyütüp şurada düz bir yüzey oluşmasını sağladık. | TED | ومن ثم من اجل العظام المهترئة على السطح قمنا بعمل غلاف من خلايا قمنا بتصنيعها عام 1991 حيث تنمو لاحقا على سطح المفصل الغضروفي وتعطي انسيابية للمفصل هناك |
Yansıtıcı bir yüzey yaşam sonrasına geçiş yolu oldu. | Open Subtitles | السطح العاكس يكون ممراً لما بعد الحياة |
Üzerine tutturulacak düzgün bir yüzey olmadan kamuflaj ayarlanamıyor. | Open Subtitles | التخفي تم فضحه بسبب عدم إنسجام السطح |
Öncelikle, çiviler için yeterince sürükleyici bir yüzey vardı. | Open Subtitles | أولاً ، لقد تم تغطية السطح بالمسامير |
Ama aşağıdaki yüzeyde ki bir yüzey var klor dağılıyor ve amonyak, kristal hidrokarbonlara yol açıyor. | Open Subtitles | لكنْ بالأسفل على السطح... أجل هناك قشرة سطحيّة، الكلور يفكّكه |
Güzel. herhangi bir yüzey teması var mı Bay Borodin? | Open Subtitles | جيد, هل لدينا أي أهداف على السطح يا سيد (بورودين) ؟ |