Origen Elektrik Süreci doğal gazı bir yakıt deposuna gönderiyor. | TED | تقوم عملية طاقة أورايغون بتحويل الغاز الطبيعي إلى خلية وقود. |
Onun evlenmesini önlemek istiyorsan, torpido gözünde özel bir yakıt var. | Open Subtitles | الآن، إن أردت أن تعود هناك قبل أن تتزوج الجمال النائم يوجد علبة وقود خاصة فى صندوق القفازات |
Biz sadece bir yakıt sıkıntısı, ama gaz de değildir. | Open Subtitles | نحنُ لسنا بدون وقود وحسب وإنما بدون بخار أيضاً، |
Yol boyunca stratejik bir yakıt yedekleme ile 23 parsek yolun tamamını gidebilirsin. | TED | مع بعض الوقود الاستراتيجي التخزين المؤقت على طول الطريق، كنت قد تكون قادرة على اجعلها كلها 23 فرسخ نجمي. |
23 parseke ulaşmak için dolu bir yakıt deposuyla birlikte 8-parsek noktasını aşmalısın. | TED | للوصول إلى 23 فرسخ نجمي، يجب عليكم مغادرة علامة الثمانية فراسخ نجمية مع خزان الوقود الكامل. |
Polis bir yakıt kamyonuna atlayan bir adamla ilgili bir telefon geldi. | Open Subtitles | البوليس تحدث عن شخص قد وثب للتو على شاحنة وقود |
Silahları sakladıkları sığınakın yakınına bir yakıt tankeri yanaştı. | Open Subtitles | لقد توقفت شاحنة وقود للتو بجانب المستودع حيث يخزنون الأسلحة |
Bize ucuz, sonsuz geri dönüşebilen enerji sorununu çözen çevre dostu bir yakıt sağladı. | Open Subtitles | وفر لنا وسيلة رخيصة للاستبدال بشكل غير نهائي وقود خالي من التلوث ليحل أزمة الطاقة |
Rusların, o çubuğun fizyon edilebilir bir yakıt kaynağı olduğunu anladıklarında Çernobil'de bunu geliştirip kullandıklarını düşünüyoruz. | Open Subtitles | و نعتقد أن الروس خمنوا أنه مجموعة وقود مبتكره و نعتقد أنهم سيطروا عليه و تحكموا به في تشيرنوبل |
...bir yakıt kamyonu, iki cip, arkada da sıska adamlar var. | Open Subtitles | شاحنة وقود و سيارتين جيب بهما بعض الصوماليين |
...bir yakıt kamyonu, iki cip, arkada da sıska adamlar var. | Open Subtitles | شاحنة وقود و سيارتين جيب بهما بعض الصوماليين |
Çok büyük miktarda bir yakıt tankı ve de uzmanlık gerektirir. | Open Subtitles | يحتاج الأمر الكثير من وقود الصواريخ والمهارة |
Sinirimi boşaltmam gerekiyormuş. Sinir güçlü bir yakıt olabilir ama zihni gölgeliyor. | Open Subtitles | ربما يكون الغضب وقود شافي لكنه سيغيب العقل |
Ryan da bu gecikmeyi ortadan kaldıracak ve füzelerin daha hızlı hedefe varmasını sağlayacak yeni bir yakıt sistemi üzerinde çalışıyordu. | Open Subtitles | وقود جديد لتجنب التأخير لنوصل الصواريخ بسرعة |
Borns Tech tarafından geliştirilen yasa dışı bir yakıt kullanan ve misket bombası üretiminde kullanılan yasa dışı bir parça. | Open Subtitles | حسنٌ هذا صحيح، هناك نموذج من سلاح محظور باستخدام وقود غير قانوني وقنابل عنقودية "والذي هو من تطوير شركة "بورن |
CA: Doğal gaz fosil bir yakıt. | TED | ك.أ: لكن الغاز الطبيعي هو وقود أحفوري. |
Acilen bir yakıt kamyonu getirin. | Open Subtitles | احضر سيارة وقود الي هنا حالا في الجهتين |
Uzaktan kontrol edilen bir Boeing 720 Edwards Hava Üssü'nden havalanır ve NASA tarafından yürütülen bir yakıt araştırması için yere çakılır. | Open Subtitles | من قاعدة إدوارد الجوية وتم إسقاطها عمداً من أجل أبحاث ناسا عن الوقود |
Lanet olsun! Nasıl bir yakıt pompası var bunun? | Open Subtitles | يالها من لعينة أي نوع من الوقود الذي يوجد فيها؟ |
Zararsız bir şekilde Pasifiğe düşer ve basit bir yakıt karışımı hatasıymış gibi gözükür. | Open Subtitles | سيتحطم دون إحداث ضرر في المحيط الهادي و سيبدو الأمر كأنه خلل في مزيج الوقود. |