Seni tekrardan kendi bencil gerekçeleri için tehlikeli bir yola koymasından nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا أكره أن يضعك في طريق خطر مرة أخرى لأسباب أنانية شخصية به |
Diyecegim su ki, agzinda altin kasikla dogmamak insani bir yola sürüyor olabilir ama o yolda kalmak zorunda degilsin. | Open Subtitles | ما أريد قوله، هو أن وجود ملعقة فضيّة بفمك بدلًا من الذهبية، قد وضعك في طريق ما لكنك في حاجة لأن تسلكه |
Şu an anlamıyorsun ama, sonucu çok özel bir yer olan... ..bir yola girdik. | Open Subtitles | أنت لا تعلم بهذا الآن ، لكن وضعتك على طريق يوصلك لمكان مميز جداً |
Evet, gerçekleri duymak, ...bizi bambaşka bir yola sürükleyebilir. | Open Subtitles | نعم سماع الحقيقة يمكن أن يضعنا على طريق مختلف |
Thomas Edison'un ampul yapmak için sadece tek bir yola ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | توماس إديسون كان يحتاج إلى طريقة واحدة لينجح في صنع ريشة الضوء |
Ya da bazen sorunu halledebileceğimiz... başka bir yola çıkar. | Open Subtitles | أو ربما تُؤدي إلى وسيلة أفضل للتعامل مع قريّة العدو |
Zoe yani bir yola ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsa tartışma burada bitmiştir. | Open Subtitles | حَسناً، إذا اعتقدت زوي بأنّنا نَحتاجُ طريق جديد اعتقد اذا إنّ المُناقشةَ إنتهت هيا ، ليمون |
Başka bir yola döndü. | Open Subtitles | سلك طريقًا مختلفًا |
Joy'a yardım etmek istedim, fakat o peşinden gidemeyeceğim bir yola doğru gidiyordu. | Open Subtitles | لقد حاولت ان اساعد جوي لكنها كانت ستذهب في طريق لاأتحمله |
Çocuklarımdan birinin sırf milliyetçilik ateşine yakalandığı için kendisini... tehlikeli bir yola atmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن يكون لديّ ابن يضع نفسه في طريق الخطر لأنه وقع في لحظة ضعف |
Bu değerli yoldan çıkıp, uzun, özel bir yola girmek... | Open Subtitles | أتوقّف في طريق ميريت وأسلك ذلك الدرب الطويل |
Evet, hayat onu bir yola beni de başka bir yola gönderdi. | Open Subtitles | نعم , الحياة أرسلته في طريق , وأنا في آخر |
Zorlu bir yola gireceksin ve her şey aydınlanacak. | Open Subtitles | و قال أنني سأسير في طريق مطير و كل شيء سيكون مضيء |
Yardım uçakları onlara ait bir hava pisti olan geniş bir yola sahip araziye iniyordu. | Open Subtitles | في طائرات تحمل مساعدات وكانت تحط على طريق للسيارات |
Senin orta okul seviyesindeki kızları hedef alan ve onların farklı bilim dallarında akademik bir yola girmelerine önayak olacak bir sosyal yardım projesi tasarlamak gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تصمم برنامجا واسع النطاق يستهدف الفتيات بالمدرسة الإعدادية و يضعهم على طريق جامعي |
5 saniye o uçağı dolu bir mahalle yerine boş bir yola indirme arasındaki fark. | Open Subtitles | 5ثواني هم الفرق بين تحطيم هذه الطائرة على طرق خاوية أو على طريق ملئ بالأشخاص |
Sana yol göstermek için her zaman yanında olamayacağımı anladığımda iletişim kurmak için bir yola ihtiyacımız olacağını biliyordum. | Open Subtitles | عندما عرفت بأنني لن اكون معك دائما لأرشادك عرفت بأنني بحاجة إلى طريقة للتواصل |
Arayacak kimse yok. Bu kapıyı geçmemiz için bir yola ihtiyacımız olacak | Open Subtitles | ولا حتى أجرى إتصال سنحتاج إلى طريقة للمرور عبر البوابة |
Onları yeni bir yola sokacağız. | Open Subtitles | سوف نأخذهم إلى طريقة حياة جديدة |
Şimdi, bunu yapmak için, -yüzyılımızın tasarım problemi-, bence kendimize bu dahilikleri hatırlatacak bir yola gereksinimimiz var ve bir şekilde bunları tekrar uygulamamız gerekiyor. | TED | الآن من أجل القيام بهذا : تحدي تصميم القرن الذي نعيشه، في اعتقادي، نحن بحاجة إلى وسيلة لتذكير أنفسنا بأولئك العباقرة، وبطريقة أو بأخرى لقاؤهم مرة أخرى. |
Diğerlerine sinyal göndermek için bir yola ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | هو احتاج إلى وسيلة لإرسال إشارة للآخرين |
Çıkmak için başka bir yola ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج إلى وسيلة أخرى للخروج من المدينة |
Rota değiştiriyorum, şirketi yeni bir yola sokuyorum. | Open Subtitles | إنني أغير مساري وأتجه بالشركة إلى طريق جديد |
Başka bir yola döndü. | Open Subtitles | سلك طريقًا مختلفًا |