"birbirimizle" - Translation from Turkish to Arabic

    • مع بعضنا البعض
        
    • لبعضنا البعض
        
    • ببعضنا البعض
        
    • فيما بيننا
        
    • بعضها البعض
        
    • لبعضنا الأخر
        
    • بعضنا الآخر
        
    • نتحاور
        
    • نتواصل بها
        
    • التي نتواصل
        
    • بعضنا البعض و
        
    • بها مع بعضنا
        
    • تواصلنا مع بعضنا
        
    • بدأنا نأخذ
        
    • بجوار بعضنا
        
    Ve birbirimizle sohbet ederken aslında birbirimizle nasıl sohbet edebileceğimizi öğreniyoruz. TED ونستخدم المحادثات مع بعضنا البعض لتعلم كيف نجري محادثات مع أنفسنا.
    Dünya ile irtibata geçme biçimimizde, birbirimizle iletişime geçme biçimimizde... Open Subtitles كيف نندمج في العالم ، كيف نتواصل مع بعضنا البعض
    Adeta buraya birbirimizle değil de birbirimize konuşmak için gelmişiz vermişiz gibi. TED يبدو الأمركما لو أننا اتفقنا أننا هنا لنتحدث لبعضنا البعض عوضا عن الحديث مع بعضنا البعض.
    Biz de birbirimizin kartvizitlerini aldık ve sonrasında birbirimizle haberleşmeye devam ederek 'High Line Dostları' adlı bu derneği kurmaya karar verdik. TED وهكذا تبادلنا بطاقات الأعمال، وواصلنا الإتصال ببعضنا البعض وقررنا أن نبدأ منظمة، أصدقاء الهايلاين.
    Bilim, uzak gelecekteki olayları öngörmemizi ve birbirimizle ışık hızında iletişim kurmamızı sağladı tam da benim şu anda sizinle yaptığım gibi. Open Subtitles مكننا العلم من التنبؤ بأحداث في المستقبل البعيد و التواصل فيما بيننا بسرعة الضوء
    birbirimizle çatışan bir çok şeyi paylaştık. Open Subtitles نحن نحيا على عدة أشياء تعمل ضد بعضها البعض
    bizim daha çok insan olmamıza yardım ediyorlar, birbirimizle iletişim kurmamızı sağlıyorlar. TED بل ان هذا يعني .. ان الالات تساعدنا على ان نصبح انسانيون اكثر .. فهي تساعدنا على التواصل مع بعضنا البعض
    Birlikte, ortak alanlarımızın bir sese sahip olması için fırsat tanındığında ve birbirimizle paylaşma olanağı verildiğinde ne kadar güzlü olabileceğini gördük. TED ومعاً، قد أظهرنا مدى قوة الأماكن العامة لدينا إذا أتيحت لنا الفرصة لنُسمِع صوتنا ونشارك أكثر مع بعضنا البعض.
    birbirimizle iyi ilişkiler kurabileceğimize inanıyorum. TED ولكني ، أعتقد أنه يمكننا بناء علاقات جيدة مع بعضنا البعض.
    Bu yüzden birbirimizle konuşma teknolojimiz dikey bir yol aldı. Birbirimizi dinleme ve anlama yeteneğimiz hiçbir yol alamadı. TED ولهذا فالتكنولوجيا صُمِمَت بحيث نتحدث لبعضنا البعض بشكل مُتَزايد، قدرتنا على الإستماع وفهم أحدنا الآخر قد تلاشت.
    Birbirimizi insan olarak görmeye başlamıştık ve bu birbirimizle nasıl konuştuğumuzu değiştirdi. TED أصبحنا نرى بعضنا كإنسانين، وقد غيّر هذا طريقة حديثنا لبعضنا البعض.
    Eğer birbirimizle tekrar konuşamazsak nasıl olacak bu iş? Open Subtitles كيف سيكون الأمر إذا لم نستطع الحديث لبعضنا البعض مجدداً؟
    birbirimizle nasıl anlaşıyoruz, anlayana kadar beklemelisin." TED يجب ان تتريث حتى ترى كيف نحتك ببعضنا البعض
    Bizi birbirimizle savaşmaya itiyor, birbirimizden korkmaya ve güvensizliğe. TED وتدفعنا لمحاربة بعضنا البعض، وأن نخاف ولا نثق ببعضنا البعض.
    birbirimizle ilgilenmeyi sevdik, gece eve dönmemi beklerdi. Open Subtitles أحببنا الإهتمام ببعضنا البعض ,كانت تنتظر عودتى فى الليل
    Biz burada birbirimizle kavga edip vaktimizi boşa harcarken Bunlar bir kayanın altında, çekirgeler gibi ürüyorlardı. Open Subtitles بينما كنا نتجادل فيما بيننا كانوا يتنفسون كالصراصير تحت صخرة
    Ne yapmak istediklerini biliyorum, birbirimizle kavga etmemizi istiyorlar. Open Subtitles أنت لا ترى ما الذي يحاول فعله يحاول التفرقة فيما بيننا
    Joy ve ben nişanlandığımızda birbirimizle ilgili her şeyi bilirdik. Open Subtitles هم، عندما الفرح وأنا كانوا يعملون، عرفنا كل شيء عن بعضها البعض.
    birbirimizle metroda konuşmak zorunda kalıyoruz. Open Subtitles علينا التحدّث لبعضنا الأخر في هذا القطار
    Yalnız, biz birbirimizle yaşamıyoruz; bizim deli benliklerimiz birbirleriyle yaşıyorlar ve bir kopukluk salgınını ebedileştiriyorlar. TED لكننا لا نعيش مع بعضنا البعض؛ ذواتنا الهلعة تعيش مع بعضها وتنشر وباء من الانفصال عن بعضنا الآخر.
    Münazara ilkeleri; konuşmayı bırakıp dinlemeye başlamamızı sağlamak adına birbirimizle konuşma şeklimizi dönüştürebilir. TED يمكن للمباديء الخاصة بالمناظرة أن تغير الطريقة التي نتحاور بها، وتمكننا من التوقف عن الكلام، ومن البدء في الاستماع.
    Bu bizim birbirimizle iletişim şeklimizi, verileri nasıl incelediğimizi ve öğrencilerimizi nasıl eğittiğimizi değiştirebilir. TED يمكنها تغيير الطريقة التي نتواصل بها مع بعضنا البعض، كيف نستكشف بياناتنا وكيف نعلم طلابنا.
    Bu yüzden artık muharebe mevzilerine birbirimizle savaşmak için değil de gelmekte olan asteroidleri defetmek için gidelim. TED لنخرج الى محطات المعركة ليس لنحارب بعضنا البعض و لكن لنبدأ بردع هذه الكويكبات القادمة
    Duygularımız aynı zamanda birbirimizle nasıl bağlantı kuracağımızı da etkiliyor. TED كما أنها تؤثر في كيفية تواصلنا مع بعضنا.
    - Ofiste birbirimizle iddialaşıyorduk. Open Subtitles بدأنا نأخذ راهانات في المكتب
    Onlara, işleri ağırdan aldığımızı ve birbirimizle hoş vakit geçirirken buna bir etiket yapıştırmak istemediğimizi ve geleceğin ne getireceğini kimsenin bilmediğini söyle. Open Subtitles قل لهم أننا نأخذ الأمور برؤية ونحن نستمتع بوجودنا بجوار بعضنا ونحن لا نشعر بأنه علينا أن نتخطى هذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more