Hayır, çünkü arafoz edilme benim velayetime verilmiş olan biricik savunma silahım. | Open Subtitles | كلا، لأنه السلاح الوحيد الذي تبقى لي للدفاع عن ما منحت لأرعاه |
biricik oğlumun 'olgunlaşma töreni'ni tefeci parası ile ödemem. | Open Subtitles | فلوس المرابي لا يمكن أن تُستخدم للدفع في حفل بلوغ ابني الوحيد |
Eğer reddedildiği kadının biricik oğlu tarafından öldürüldüğü izlenimi verebilseydi, bundan daha güzel bir intikam olabilir miydi? | Open Subtitles | لو استطاع ان يعطى الانطباع بأنه قد قُتل على يد الابن الوحيد لحبيبته السابقة |
Benim biricik çocuğum öldürüldü. 12 yaşındaydı. Haberiniz var mıydı? | Open Subtitles | طفلتي الوحيدة قتلت كانت بعمر الـ 12، هل سمعتِ عنها؟ |
Batı, beni farklı fikirleriyle olumsuz etkilemişti, ve ailem Tayvan'ı terketmemiş olsaydı bu olay biricik kızlarının başına gelmeyecekti. | TED | أفسدني الغرب بأفكاره المنحرفة، ولولا مغادرة عائلتي لتايوان، لما حصل هذا لابنتهما الوحيدة. |
Mezar taşında Bayan Feathers'a biricik kızının niçin herkesin... gaddar ve ahlâksız bildiği namlı bir katil ve soyguncuyla evlendiğini açıklayan hiçbir yazı yoktu. | Open Subtitles | و لم يتواجد اي شيء يوضح للسيده فذرز لماذا تزوجت أبنتها الوحيده من لص مشهور، قاتل، ورجل شرير وذو طبيعة عدوانية. |
Adı Romeo, Montague'lerden. biricik oğlu baş düşmanımızın. | Open Subtitles | انه روميو مونتيجيو الابن الوحيد لعدوكم الاكبر |
Kanuna inanırdı. biricik oğlunun bir avukat olmasını istedi. | Open Subtitles | أمن بالقانون,واراد لابنه الوحيد أن يصبح محامى |
Kanuna inanırdı. biricik oğlunun bir avukat olmasını istedi. | Open Subtitles | أمن بالقانون,واراد لابنه الوحيد أن يصبح محامى |
Burası babamın biricik müzesi. | Open Subtitles | إنه متحف أبي الوحيد ما الذي فعلته يا تيد؟ |
Sana tek şartım, onu tek ve biricik tanrı olarak kabul etmen. | Open Subtitles | هو يريد فقط بأن تقتنع بأنه الملك والسيد الوحيد |
biricik korkum bir trenin altına ya da bir pencereden aşağı atlamaktı. | Open Subtitles | خوفي الوحيد كان القفز تحت قطار أو القفز من النافذة |
Sadece uğrayıp iki oğlumu ve biricik torunumu görmeye geldim. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أنه يمكنني أن أمر فحسب حتى أرى ابناي و حفيدي الوحيد |
Bir başka deyişle, bizler ortalıkta dolaşan biricik canlılar değiliz; daha büyük bir ekosistemin parçasıyız. | TED | بعبارة أخرى ، نحن لسنا المخلوقات الوحيدة الموجودة في العالم نحن جزء من منظومة اكبر في البيئة |
Serviste 18 yıl çalıştıktan sonra edindiğim biricik kaidem. | Open Subtitles | بعد 18 عاما من الخدمة هذه هى مساهمتي الوحيدة. |
Benim biricik sevgili kızım.... ...vesikasıyla sokağa ilk çıktığında... | Open Subtitles | حين ذهبت ابنتي الوحيدة لأول مرة للحصول على بطاقتها الصفراء المترجم: البطاقة الصفراء هي بطاقة شخصية خاصة بالمومسات |
biricik modeliyle birlikte Norveç'te çığ altında kalıp öldü. | Open Subtitles | مات بسبب انهيار جليدي عندما كان في النرويج برفقة العارضة الوحيدة التي كان يعمل معها |
Konu biricik kızı olunca, babam çok saldırgan olabilir. | Open Subtitles | يمكـن أن يغضب بشدة حيـن يتعلق الأمـر بابنتـه الوحيدة |
Öyle sıradan birisiyle de değil, Yattığı kadının biricik kızıydı. | Open Subtitles | وليس اي فتاه اخرى ، كانت البنت الوحيده لها |
Yıllardır seni tanıyorum ama biricik kızını bir kez olsun görmedim. | Open Subtitles | لقد تعرفت عليكَ منذُ عقود ولم أرى وجه ابنتكَ العزيزة أبدًا. |
biricik kızımızın beceriksiz sevgilisiyle karı koca gibi yaşamasını sorun etmiyorsan öyle olsun. | Open Subtitles | اذا كنت لا تمانع بإن ابنتنا الغالية تمضي الوقت مع حبيبها ليكن ذلك |
biricik Michelle Darnell ile tekrar birlikteyiz. | Open Subtitles | لقد عدنا مع المُتفّردة (ميشيل دارنيل) |
Hayır daha da karanlık biricik. Çok daha karanlık. | Open Subtitles | -بل أشدّ شرّاً يا عزيزتي، أشدّ شرّاً بكثير |
Benim için de Yeo Wool biricik ve tek! | Open Subtitles | بالنسبة لى يو وول هى انسانتى الوحيدة التى ليس لى غيرها ايضاَ |
biricik bebeklerinin büyüdüğünü Çok uzaklardan izleyeceklerdi. | Open Subtitles | عليهم أن يراقبوا طفلهم الثمين يكبر من بعيد |
Onun, biricik çocuğuna zarar vermemden korkarcasına başımın üzerinde dikilmesi işi daha da zorlaştırıyordu. | Open Subtitles | والذي جعل الأمر أكثر صعوبة أنها كانت حولي دائما,تحوم فوقي كأنها تخشى أن أغير أفكارها الصبيانية الثمينة. |
Nasıl eşsiz bir genç adam olduğunu biricik aşkı, sevgili karısı Holly'ye bırakmak üzere tasarladığı kül kutusundan anlayabilmek mümkün. | Open Subtitles | لقد كان شاب فريد من نوعه كما ترون هذه الجرة التي صممها من أجل حب حياااته زوجته ، هوليْ |
Oğlunu sevgili biricik oğlun İshak'ı al sana söyleyeceğim dağlardan birinin üstünde onu yakılan kurban olarak bana sun. | Open Subtitles | خذ إبنك الآن إبنك وحيدك إسحاق الذى تحبه و إذهب الى الجبال حيث سأرشدك |
Yeo Wool, benim biricik ve tek kızım. | Open Subtitles | يو وول هى ابنتى الوحيدة والتى ليس لدى غيرها |
Kim ister ki biricik kardeşini dul bir adama vermeyi? | Open Subtitles | أي أخ سيعطي أخته الصغرى لصديقه الأرمل؟ |
"Dedikoducu Kız" burada... Manhattan sosyetesinin skandallarla dolu hayatları hakkındaki biricik kaynağınız. | Open Subtitles | فتاة النميمة هنا ، المصدر الأول والوحيد لفضائح الطبقة الراقية من منهاتن |