"birikiyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • تتراكم
        
    • يتراكم
        
    Yani böbreklerin gerektiği gibi çalışmıyor ve vücudunda toksinler birikiyor olabilir demek oluyor. Open Subtitles قد يعني أن كليتيه لا تقومان بالتطهير اللازم مما يدع السموم تتراكم بجسده
    Öncelikle, yıllar geçtikçe vücudumuzda da DNA lezyonları hâlinde kalıtsal hasarlar birikiyor. TED بدايةً، تتراكم في أجسادنا مع مرور الزمن الجينات المتضررة على شكل آفات الحمض النووي.
    Negatif yük birikiyor ve bir tür tıkanıklık oluşturuyor böylelikle nöronun elektrik sinyali göndermesini engelliyor. TED الشحنات السلبية تتراكم وتصبح مثل الألواح الخشبية فوق الماء، وتحفظ الخلايا العصبية من نقل الإشارات الكهربائية.
    Bu öfke biriktikçe birikiyor ve sonunda o kişiye saldırıyor. Open Subtitles و يتراكم الغضب حتى يضطر لقتل تلك الانسانة
    Um, Çogu zaman *bulaşık süngerimde korkunç bir şekilde kir birikiyor. Open Subtitles في الكثير من الأحيان , الأسفنج الموجود في البيت يتراكم بشكل بشع
    İlk olarak epey bir kar yağıyor ve birikiyor. TED أولًا، من المهم أن تتساقط كميةٌ كبيرة من الثلج وأن تتراكم.
    Bir sürü şey herkesten saklanarak birikiyor, birikiyor... ve sen öğrenene kadar tüm çatı üstüne yıkılabilir. Open Subtitles الأشياء تتراكم فوق بعضها مختبئة بعيدة عن الجميع وقبل أن تعرف
    Olumsuz görüşler birikiyor ve yönetiminizin üstüne saçılıyorlar. Open Subtitles المشاعر السلبية تتراكم وتمتد على ادارتكم
    Fakat bu puanlar yalnızca seyahat masrafları için birikiyor. Open Subtitles و لكن هذه النقاط تتراكم فقط على مصاريف السفر
    Öğrenim kredisi borçlarım da birikiyor. Open Subtitles علاوة على ذلك، أنت تعلم، قروض الطلاّب تتراكم
    Ortada, milyonlarca tonlarca plastik atığı okyanusumuzda birikiyor ve üçüncü de ise radyoaktif madde Fukushima nükleer santralinden Pasifik Okyanusu'na sızıyor. TED أما السطر الأوسط فهي ملايين الأطنان من الأنقاض البلاستيكية تتراكم في المحيط، والسطر الثالث هو المواد الإشعاعية وهي تتسرب من محطة فوكوشيما للطاقة النووية في المحيط الهادئ.
    Sen, farkına varamadan da borçlar dağ gibi birikiyor. Open Subtitles ولكن الديون تتراكم قبل أن تلاحظ.
    Her yıl 20 santimetre kar birikiyor. Open Subtitles و التتي تتراكم بمعدل 20 سم في السنة
    Cesetler birikiyor ve babam fark edecek. Open Subtitles الجثث تتراكم وأبي هو كيندا إشعار ستعمل.
    Cesetler birikiyor ve babam fark edecek. Open Subtitles الجثث سوف تتراكم و أبانا سوف يلاحظ
    Bu arada, bu işler de birikiyor. Open Subtitles هذه الاشياء تتراكم
    - Yalanlar gittikçe birikiyor. - Aynen öyle. Open Subtitles -الاكاذيب تتراكم
    - Hey. - Bulaşıklar birikiyor. Open Subtitles مرحباً - الأطباق تتراكم -
    Süt almamak insanlık dışı çünkü o zaman birikiyor ve acıtıyor. Open Subtitles إنه من غير الرحيم ألا نأخذ الحليب لأنه يتراكم وهذا أمر مؤلم
    Ve biz burada otururken işlerimiz birikiyor. Open Subtitles و من منا لا يتراكم عليه العمل بعد الظهر ونحن جالسين هنا؟
    Ve her yenileme sırasında, bir miktar hasar görüyorlar. Ve bu hasar birikiyor. TED و في كل مرة تقوم هذه الخلايا بهذه العملية، يحدث بعض الدمار . ومن ثم يتراكم هذا الدمار .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more