ve hepimizin lobideki bitkiyle ortak bir atası var. | TED | و سيكون لنا أصل مشترك مع النبات في الرواق. |
Hepinizin bir bitkiyle deney yapmanızı istiyorum. | Open Subtitles | العاهرة أريدكم جميعا تعملون تجربة على النبات |
Radyo-aktif belirleyiciyle işaretlenmiş karbon-dioksite maruz kalan bir bitkiyle, şekerin oluşturuluşunu görebilirsiniz. | Open Subtitles | من خلال تعريض النبات لثاني أكسيد الكربون الموسوم مع علامة مشعة، تستطيع أن ترى الآن إنشاء السكر. |
Bunlar gezegendeki en başarılı dinozorlar arasındalar, her kıtada mevcutlar, bir çok farklı bitkiyle beslenebiliyorlar. | Open Subtitles | كانت أحد انجح الديناصورات على سطح الكوكب منتشرة في كل القارات وتتغذى على مجموعة متنوعة من النباتات |
Kunduzlar, marmotlar gibi her türlü bitkiyle beslenir ve yaprakların yanı sıra dalları da yiyebilirler. | Open Subtitles | ومثل الغـرير .. يتغذى القنـدس على جميع أنواع النباتات والخشب وكذلك أيضاً الإوراق |
O yamaçların yüzeyi zehirli sarmaşık, meşe, sumak ve aletim kadar büyük dikenleri olan binlerce bitkiyle kaplı. | Open Subtitles | قاعدة تلك المنحدرات مغطاة باللبلاب السام , البلّوط وشجرة السُمّاق وآلاف النباتات بها نباتات شائكة بحجم قضيبي |
Theodor von Martius, buradaydı ve benim aradığım bitkiyle ilgili birşeyler yazdı. | Open Subtitles | (تيودور فون مارتيس) لقد كانَ هنا ولقد كتبَ حول النبات الذي أُريده |
O bitkiyle nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | أين تذهب بتلك النبات ؟ |
- Bir tür bitkiyle galiba. | Open Subtitles | نوع من النبات علي ما أعتقد |
Bir demet bitkiyle hayali çizgiyi aştım. | Open Subtitles | لقد تعديت خطا تخيليا ببعض النباتات |
Yerküre bin bir türlü bitkiyle çevrelenmiş. | Open Subtitles | مكسوة بعديد من النباتات من أنواع مختلفة |