Kötülüğe karşı hiç bitmeyen bir savaş var ama ben kime güvenebileceğimi biliyorum. | Open Subtitles | معركة لا تنتهي أبدا ضد الشر ولكني أعرف من الذي يمكنني الاعتماد عليه |
Kötülüğe karşı hiç bitmeyen bir savaş var ama ben kime güvenebileceğimi biliyorum. | Open Subtitles | معركة لا تنتهي أبدا ضد الشر ولكني أعرف من الذي يمكنني الاعتماد عليه |
"Kötü"nün zıttı olan "iyi" olarak değil, çünkü bu hiç bitmeyen bir tartışma. | TED | لا الخيّر عكس السيء، لأن تلك مسألة لا تنتهي أبدًا. |
Hayatınız kaçırılan fırsatlarla dolu hiç bitmeyen bir dizi gibi. | Open Subtitles | حياتك هي حلقات لا تنتهي من الفرص الضائعة |
Beni satın alan herkesin milyarlarca gönderisini okumak zorunda kalırsam, bitmeyen bir salaklık, iğrenç selfiler ve güney bayraklı doğum günü kek fotoğrafları deryasında, kalırım. | Open Subtitles | إنْ اُضطررت لقراءة ملايير المنشورات لكل شخص يشتريني تيارات لا تنتهي من الهراء صور شخصية غبيّة أو كعك عيد ميلاد جنوبي |
Hiç bitmeyen bir ölüm döngüsü başlayacak. | Open Subtitles | دورة لا تنتهي من القتل. |
Şimdi hızlıca sonraki yıllara geçelim. Onca yaptığı şeyin arasında karısını döven ve sonu pek iyi bitmeyen bir adam hakkında bir roman yazdım. | TED | دعونا نقفز بضع سنوات إلى الأمام، كتبت رواية عن رجل يضرب زوجته لكن قصته لا تنتهي بشكل سعيد. |
Beş veya sıfır ile bitmeyen bir hız tabelâsı. Tamam. | Open Subtitles | إشارة تحديد سرعة لا تنتهي برقم خمسة أو صفر؟ |
bitmeyen bir çile. Evet, yine de acı içinde ölmekten iyidir. | Open Subtitles | ـ معاناة لا تنتهي ـ نعم، لكنها أفضل من الموت من الألم |
Dünyamız bitmeyen bir savaşla durmadan şekilleniyor. | Open Subtitles | عالمنا متواصلٌ في تغيير شكله في معركة لا تنتهي أبداً |
Bu asla bitmeyen bir kan bağı, izah edilemeyen bir yakınlık. | Open Subtitles | فحسب إنها رابطة الدم التي لا تنتهي و القرب الذي لا يمكن تفسيره |