Bak kardeş, bizim gibi insanlar için üniversite diploması, tıpkı bir Malawi bebeği ya da bir fino gibi birer aksesuardır. | Open Subtitles | أسمعي يا أختي، لأناس مثلنا شهادة جامعة هي فقط مجرد أكسسوار مثل طفل متبنى من (مالاوي) أو كلب بودل |
bizim gibi insanlar için normal bir hayata sahip olmak olasılık dışı görünebilir, Bay Reese ama Wyler'ın hala bu hayatı koruma şansı var. | Open Subtitles | لربّما لا يسامحونه أبدًا. أعلمُ أنّ إمكانيّة حياة طبيعيّة تبدو بعيدة المنال لأناس مثلنا يا سيّد (ريس). |
Onlar bizim gibi insanlar için yapmamışlar. | Open Subtitles | انها لم توجد لأناس مثلنا |
bizim gibi insanlar için bu ne kadar olası bilmiyorum ama seni görmek beni hep mutlu eder. | Open Subtitles | بالنسبة لأشخاص مثلنا لا أعرف كيف سيكون هذا ممكناً ولكني دائماً سعيد لرؤيتك |
Törensiz bir şekilde cesedini maden kuyusuna attık. bizim gibi insanlar için kurtuluş yoktur. | Open Subtitles | ألقينا جثته في غور المناجم بدون جنازة ليس هناك خلاص لأشخاص مثلنا |
bizim gibi insanlar için bundan vazgeçmek yoktur. | Open Subtitles | وليس هنالك مخرج منه لأمثالنا |
bizim gibi insanlar için normal diye bir şey yok. | Open Subtitles | لأمثالنا هذا ليس مناسبًا |
bizim gibi insanlar için normal diye bir şey yok. | Open Subtitles | لكن لأناس مثلنا ذلك ليس طبيعي |
bizim gibi insanlar için bu her şey demek. | Open Subtitles | لأناس مثلنا... فهذا كلّ شيئ |
- Orası bizim gibi insanlar için değil. | Open Subtitles | - انه مكان ليس لأناس مثلنا - |
Bu normal bir dürtüdür, Özellikle de bizim gibi insanlar için. | Open Subtitles | إنه إندفاع طبيعي، خصوصاً لأشخاص مثلنا |
Neden bizim gibi insanlar için bu kadar zor ki? | Open Subtitles | لماذا صعب جداً لأشخاص مثلنا ؟ |