boğularak ölümlerde, dil kemiği her zaman kırılır. | Open Subtitles | الموت خنقاً دائماً تكون عظمة الترقوة مكسورة |
boğularak öldürülen kurbanın bağırsaklarını boşaltması olağan bir hadisedir. | Open Subtitles | من المعتاد لضحايا الاختناق أن يفرغوا أحشاءهم. |
Sonra babası da yüzme bilmediği için kazara boğularak öldü. | Open Subtitles | وثم مات. مات غرقاً بشكل عرضي لأنه لا يجيد السباحة. |
Birkaçı silahla öldürüldü, farklı silahlarla, biri vur-kaç, biri boğularak, biri elektrik verilerek. | Open Subtitles | مرتين اطلاق نار باسلحة مختلفة وضرب وهروب غرق ، صدمة الكهربائية اعني انها انها مثل |
Aynen. Onlar ise Oregon'da 1966'da boğularak ölen ailenin evinde yaşadılar. | Open Subtitles | بالضبط, هذا الأمر بدأ من عام 1969 عندما غرقت أول عائلة |
Marjorie West, ailesinin şehir dışında olduğu gece boğularak öldürüldü. | Open Subtitles | مارجوري واست خنقت داخل بيتها في منتصف الليل بينما عائلتها كانت خارج البلدة |
Duyduğuma göre suda boğularak ölmek için dünyada olabilecek en huzurlu ölüm diyorlarmış. | TED | لقد سمعت من قبل أن الغرق هو أكثر الطرق السلمية تحصل بها على الموت |
Ya sert bir cisimle vurularak öldürülmüş ya da biri tarafından boğularak. İkisinden biri. | Open Subtitles | رضّات متعدّدة بأداة غير حادّة أو خنق باليد، اختر ما شئت |
Bir çocuk boğularak ölüp de nasıl kirişe asılmış olur? | Open Subtitles | كيف انتهى الحال بفتى اختنق حتى الموت إلى معلقاً من عارضة؟ |
Otopsi, boğularak öldüğünü gösterdi. | Open Subtitles | نتائج تقرير الوفاة أثبت بأن الآنسة سيغرام توفيت نتيجة الإختناق |
Ön otopsi raporu, eşinizin boğularak öldürüldüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | إذاً، تقرير تشريح الجثّة الأوّلي يقترح أنّ زوجتك لقت مصرعها خنقاً |
boğularak öldürülmüş. Başında da travma izleri var. | Open Subtitles | قتلت خنقاً وهناك إصابات جرّاء صدمة في رأسها |
Tam ölüm saatini veremem ama boğularak öldüğünü biliyorum. | Open Subtitles | لا استطيع ان اخبركم وقت الموت بالضبط,لكني اعرف سبب الموت, وهو الاختناق |
Tasması parmaklıklara sıkıştı ve boğularak öldü. | Open Subtitles | هذا الرجل وجدها امسكها من ياقتها عند السياج كانت ميتة من الاختناق |
boğularak ölmek. Bu sadece birkaç kişinin bulabileceği bir lüks. | Open Subtitles | الموت غرقاً هذه رفاهية قليل من الناس قد يحصلوا عليها |
Kimi boğularak, kimi bombardıman altında can veren binlerce kişi. | Open Subtitles | الالاف ماتوا غرقاً والالاف لقوا مصرعهم جراء القصف |
"Lord Sutcliffe eriyen buza düşüp boğularak can verdi çelik servetinin bir sokak çocuğuna kalması şok etkisi yarattı!" | Open Subtitles | غرق الأمير 'ستكليف' في الذوبان.. صدمة بعد إنتقال ثروة المصنع إلى عفريت من الشوارع |
Kara şövalye boğularak öldüğümü düşünmüş olmalı. | Open Subtitles | ومكثت غاطسآ حتى ظن الفارس الأسود أننى غرقت |
Çocuğunu doğurduktan sonra boğularak öldürülmüş. Polis bunun başkası tarafından yapıldığını sanıyor. | Open Subtitles | خنقت حتى الموت بعدما أنجبت طفلاً الشرطة تظن أنها قتلت بواسطة شخصٌ آخر |
boğularak ölmek acısız bir yoldur derler. | Open Subtitles | يقولون إن الغرق هو طريقة غير مؤلمة للرحيل |
Bu yüzden nefes alması durdu ama o ne boğuldu ne de boğularak öldürüldü. | Open Subtitles | ,مما سبب له عدم المقدره على التنفس ولكن هو لم يكن اختنق او خنق |
- Hayır, Archer, ADM'deki A 1947'de bir tavuk kemiği yüzünden boğularak öldü. | Open Subtitles | اختنق حتى الموت في عام 1947 بسبب عظمة دجاج |
O topu senin için imzalatacağım, ...ama önce, ...boğularak ölmek hakkında ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | سأحصل لك على تلك الكرة الموقعة و لكن قبل هذا، ما شعوركِ تجاه الإختناق حتى الموت؟ |
Pompeii gibi. Lav gelmeden önce herkes boğularak ölmüş. | Open Subtitles | مثل بومباي، ماتوا كلهم هناك خنقا قبل ان تتدفق الحمم |
Çöldeki bir gölde boğularak mıydı? | Open Subtitles | هل صادف أن موتك كان بالغرق في بحيرة؟ |
Alet tanımlandı, boğularak öldürülmüş. | Open Subtitles | ،تم التعرف على الأداة لقد خُنق حتى الموت |
Bir kadın, boğularak öldürülen bir denizci gördüğünü bildirdi. | Open Subtitles | بلغت سيدة إنها رأت بحاراً يخنق |
Bazen, kafaya bir kurşun, poşet ile boğularak öldürülmekten daha iyidir. | Open Subtitles | أحيانا تكون رصاصة في الرأس أسهل كثيرا من الموت غرقا في بيروقراطية الأنظمة الرسمية |