Elimizdeki profile göre, 30 yaş civarı, eğitimli ve boşanmış biri. | Open Subtitles | تحليلنا لشخصيته يقول أنه بين الـ 20 و الـ 30 مثقف ، مطلق |
boşanmış, alkol problemi ve pekte çalışmıyor. | Open Subtitles | مطلق و عنده ادمان على الشرب ولا يعمل فعليا |
14 yaşındayken, 60 yaşında bir adamın üçüncü karısı olmuş ve 18'ine gelmeden, üç çocuk annesi boşanmış bir kadındı. | TED | في عمر الـ 14 أصبحت الزوجة الثالثة لرجل في الـ 60 وفي عمر الـ 18 أصبحت أما مطلقة لثلاث أطفال |
Haklısın. Sen 40 yaşında, boşanmış bir kadınsın. Benim hatam. | Open Subtitles | . كلا, أنتي محقة أنتي مطلقة بعمر الأربعين, هذه غلطتي |
Emeklilik tehlikesiyle karşı karşıya olan, iki kez boşanmış bir dedektifim ben. | Open Subtitles | أنا محقق مطلّق مرتان و قريب من تقاعده. أنا بالفعل موضة قديمة. |
Bu odada yeterli sayıda boşanmış ve düşmanlık nedir,öfke nedir bilen insan olduğuna eminim | TED | يوجد هنا، و أنا متأكد، ما يكفى من المطلقين فى هذه القاعة لكى تعلموا العدائية، الغضب، ومن يعلم ماذا أيضا. |
Hepsi de ya boşanmış ya da adada hiç yakınları yok. | Open Subtitles | كلهم كانوا إما عزاباً أو مطلقين وليسَ هناكَ عائلة على الجزيرة |
Ülkenin yarısı boşanmış diğer yarısı da ikinci kere boşanmaya hazırlanıyor. | Open Subtitles | نصف أزواج البلد منفصلين والنصف الأخر يعملون على الطلاق للمرة الثانية |
Kardeşim yok. Anne-babam boşanmış, babamla yakın değilim. | Open Subtitles | حسنا ، لا اشقاء ، الوالدان مطلقان ، لست قريبة لوالدي |
Ayrıca kendisi boşanmış, Bu yüzden kendi ailesinin de bir parçası değil. | Open Subtitles | و هو أيضاً مطلق فليس جزءاً من عائلته أيضاً |
Meteliksiz, orta yaşlı, iki kere boşanmış senin evinde kalan ve gazlı ve pek başarılı olmayan bir oğlun velayetini paylaşan biriyim. | Open Subtitles | أنا مفلس بمنتصف العمر مطلق مرتين، أعيش عالة عليك وأتقاسم حضانة ابن متقلقل يحقق ما هو أقل من المتوقع |
İş arkadaşlarının tek bildiği, onun boşanmış olduğu ve koleje giden bir kızının olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي عرفه العمال هو أنه كان مطلق ولديه إبنه في الكلية |
Onunla boşanmış olmak onunla evli olmaktan neden farklı olsun ki? | Open Subtitles | حسناً، لماذا كونكِ مطلقة منه لا يختلف عن كونكِ متزوجة منه؟ |
Biraz önce boşanmış, bipolar bir kadını ahşap döşemeye yüzüstü düşürdük. | Open Subtitles | لقد قمنا بدحرجة مطلقة مكتئبة لتسقط بوجهها على أرضية خشب صلب |
Karışık aileler var, evlat edinmiş aileler var ayrı evlerde yaşayan çekirdek aileler olduğu gibi aynı evde yaşayan boşanmış aileler var. | TED | لدينا أسرمخلوطة، أسر متبناة، لدينا أسر نووية تعيش في منازل منفصلة وأسر مطلقة تعيش في نفس المنزل. |
Karısı ölmeden önce boşanmışlar, o yüzden boşanmış sayılır. | Open Subtitles | حسناً، تطلّقوا قبل وفاة زوجته، لذا، تقنياً ظننته مطلّق. |
Bütün boşanmış erkekleri toplayıp bir ardiyede tutmak lazım. | Open Subtitles | بضبط جميع الرجال المطلقين والاحتفاظ بها في رطل. |
Bu akşamki randevunda ikimizin boşanmış bir çiftle çıkıyor olması konuşulur mu sence? | Open Subtitles | إذاً الليلة في موعدك هل تحدثتم عن حقيقة أننا نواعد زوجين مطلقين ؟ |
Ben, üç kere boşanmış adamım ben. Lafımı niye dinledin ki? | Open Subtitles | بين لقد مررت بتجربة الطلاق 3 مرات لماذا استمعت لي ؟ |
Tanrım, hayır ama ara sıra boşanmış olduğumuzu unutmak hoşumuza gidiyor. | Open Subtitles | ياربى ، لا ، لكن بين كل حين و آ خر نحب ان ننسى اننا مطلقان |
Of, boşanmış bir ailenin çocuğu olarak söylüyorum çok büyük olay çıkabilir. | Open Subtitles | خذ النصيحة من طفلة عانت من طلاق والديها هذا اللقاء سيكون فوضوياً |
Kral, İngiltere Kilisesi'nin başı olarak boşanmış bir kadınla evlenemez. | Open Subtitles | والملك بصفته رئيس الكنيسة الإنكليزية لا يستطيع الزواج بامرأة مطلّقة. |
Yeni boşanmış halam bize taşınmıştı ve onunla aynı tuvaleti paylaşıyorduk. | Open Subtitles | عمتي المطلقة حديثاً، اضطرت القدوم للعيش بصحبتنا، وكنت أشاركها استخدام المرحاض. |
boşanmış, yanında kalmayan iki çocuğu olan ve iyi arkadaşları olan bir adamım. | Open Subtitles | أنا رجل مُطلق و لدي طفلان اعتادا على أن لا أكون بجانبهما أنا... صديق لعدد معين من الناس الذين يفترض بأنني صديقهم الأفضل |
Erişimi var, işini kaybetmiş ve boşanmış. | Open Subtitles | ان يثبت وجهة نظره لديه حق الدخول خسر عملا ثابتا و تطلق |
- Çünkü annen beni kötü kalpli boşanmış Baba gibi göstermekten hoşlanıyor. | Open Subtitles | لأن والدتُك تحُب أن تجعلني الأب المطلق الئيم |
Ondan boşanmış, Jesse Vialo ile evlenmiş. | Open Subtitles | تطلقت من الدكتور كارلسون وتزوجت من جيسي فيالو |
İkimizin de ailesi boşanmış, ...ikimizin de arkadaşları üstümüze çöp kovası kapatmış. | Open Subtitles | كلا والدانا تطلقا ، وكلانا قم نسخ بعض الوسائلالمساعدةلنا.. |