| Hem zaten, o lanet kayayı parçalayacak kadar büyük bir bombamız yok. | Open Subtitles | وعلي اي حال لم يكن لدينا قنابل كافيه لتحطيم تلك الصخور |
| Hiç el bombamız yok. Fazla değil, değil mi? | Open Subtitles | لا قنابل يدوية ليس كثيراً، أليس كذلك؟ |
| Hiç süslü Jaffa bombamız var mı? | Open Subtitles | ألديكم قنابل جافا مثيره ؟ |
| İki bombamız olursa iki sansımız olur. | Open Subtitles | إذا كان عندنا قنبلتين سيكون عندنا فرصتين |
| Ama şunu biliyoruz ki eğer iki bombamız olsaydı, iki şansımız olurdu. | Open Subtitles | ... لكن ما نعرفه هو أنه إذا كان عندنا قنبلتين سيكون عندنا فرصتين |
| Jamal'ı yenmek için yeterli bombamız ya da kurşunumuz hiç olmayacak. | Open Subtitles | لن نملك أبدا ما يكفينا من قنابل ورصاصات لهزيمة (جمال) |
| İki bombamız daha var. | Open Subtitles | - لازال لدينا قنبلتين إضافيتين - |
| İki bombamız daha var. | Open Subtitles | معنا قنبلتين |