O kadar fazla bilgiyi işlemeye çalışıyoruz ki bazı insanlar sinestezik oluyor ve her şeyi hatırlayan "dev boruları" oluyor. | TED | نحن نحاول أن نفهم الكثير من الأشياء لدرجة أن بعض الناس سيصبحوا اصطناعيين ويمتلكون أنابيب ضخمة تستطيع تذكر أي شئ. |
Ama 1929'dan önce, ülkenin her yerindeki şehirler yer altına su boruları döşemişti. | TED | لكن بحلول عام 1929 , المدن في جميع أنحاء البلاد قد وضعت أنابيب مياه تحت الأرض. |
Esnek boruları görüyorsunuz, bunlar arkadaşlarınızı ıslatmak isterseniz kullanmak için ve tekneler var ve öndeki çocuk oldukça normal duruyor. | TED | أنابيب مرنه بأماكن غسل الأقدام. أو رش الماء على أصدقائك أو الاستحمام أما هذا الذي بالأمام يبدو طبيعي جداً |
ve sonra açıklık kapanır ve boruları toksinlerle yıkamamız ya da sökmemiz gerekir. | TED | وبعدها ينسد المنفذ، فعلينا أن نغسل الأنابيب بالسموم، أو يكون علينا أن نحفرها. |
Yani bu boşaltım boruları giriş sisteminden gelen deniz suyunu kapatmak için yeniden uyarlanmıştır. | TED | لذا تم اعادة تصميم هذه الانابيب لكي تمنع مياه البحر من الدخول. |
Evinde lityum ararken su örneği alın ve boruları kontrol edin. | Open Subtitles | و أنت تبحث عن الليثيوم خذ عينة مياه و تفحص المواسير |
Şehrin altında su boruları patlıyor. Ne karışıklık ama. | Open Subtitles | عندما تنفجر مواسير المياه فى المدينة وتعم الفوضى فى المكان |
Egzozu için org boruları kullanan bir mühendis bilirim. | Open Subtitles | أعرف مهندساً يستخدم أنابيب عضوية في ماسورة العادم. |
İkinci prototipin yakıt boruları alev almalı. | Open Subtitles | يجب أن تشتعل أنابيب الوقود المتصلة بالنموذج الثانى |
Sonra içki dolu toplar, yer altı boruları boyunca yol alarak yakındaki gizli bir bara ulaşıyordu. | Open Subtitles | ثم تمرّ كرات البولنغ الممتلئة بالخمر عبر شبكة أنابيب أرضية، تصل أخيراً إلى حانة غير شرعية قريبة. |
-Hermione onun da yanıtını bulmuştu. -Borular mı? boruları kullanıyor! | Open Subtitles | ـ أجابت هرميون علي هذا أيضا ـ الأنابيب، إنه يستعمل أنابيب الصرف |
-Yer altı boruları var bahçenizde | Open Subtitles | حتى ندخل أنابيب أنابيب؟ نعم أنابيب تحت الأرض في حديقتك ولكن |
- Dağıtım boruları buna dayanamaz. | Open Subtitles | الأنابيب الرئيسية لا يمكنها تحمّل الدفع الكُليّ في البقعة، ايها القائد. |
Yukarıdaki tuvaleti kullanma. Tıkalı. boruları açmam gerekiyor. | Open Subtitles | لا تستعمل حمّام الطابق العلوي، إنه مسدود، عليّ أن أسلك الأنابيب |
Şu boruları şurdan kesmeniz gerek, sonra da, menteşe gibi hareket edebilsinler diye parça ekleyeceksiniz. Anlayabiliyor musunuz? | Open Subtitles | عليك أن تقطع الأنابيب هنا , ثم تعيد وصلها ببرغي بحيث تتحرك كالمفصلة,استوعبت؟ |
Aylar önce boruları tamir etmesi için bir Rus tutmuştu. | Open Subtitles | منذ فترة استخدمت ذلك الروسي لاصلاح الانابيب |
Marge'ın ev sahibi ben olsaydım, boruları tamir ederdim ve çiçeklerle duş alırdım ve onu güneydeki denizlere romantik bir kaçışla götürürdüm ve asla geri dönmezdim. | Open Subtitles | لو كانت مارج مستأجرة عندي لأصلحت الانابيب ووضعت ورداً بالحمام ولأخذتها لمكان شاعري كالبحر الجنوبي ولما عدت أبداً |
Eğer kimyasallar demir boruları eritiyorsa, bu dişmacunu tüpünü nasıl oluyor da eritemiyor? | Open Subtitles | إن كانت المواد الكيميائية يمكنها أن تأكل المواسير الحديدية فلماذا لا تأكل الأنبوب الموضوعة به؟ |
Bir keresinde şehrin altındaki su boruları patlamıştı. Felaketti. | Open Subtitles | عندما تنفجر مواسير المياه فى المدينة وتعم الفوضى فى المكان |
Ne yaptığımız hakkında bir fikrimiz yoktu her lanet ormana dalıp durduk tarlalar, su boruları, dereler, kanallar derken her yere baktık. | Open Subtitles | لم تكن لدينا فكره عما كنا نفعل... لكننا قمنا بتمشيط كل الغابه الحقول, المجاري , مصارف المياه الجداول , كل مكان |
Aynı Esinlemeler Kitabı'nda, yedi mühür kıyamet gününde... kırılarak açıldığında ve yedi melek boruları üflediğinde... üçüncü melek borazanını çaldı, gökten, meşale gibi yanan büyük bir yıldız... ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü... suların üçte biri pelin gibi acılaştı, acılaşan sulardan içen bir çok insan öldü. | Open Subtitles | في نفس سفر يوحنا، عندما تفتح الختوم السبعة... when the seven seals are broken open... في يوم القيامة والسبعة الملائكة ينفخوا الأبواق... |
Zamanında insanlar kendi borularından çok banyodaki boruları biliyordu. | Open Subtitles | في أيامنا، كان الناس يتعلّمون السباكة في حماماتهم أفضل من تعلّمها في قنوات التوصيل والأنابيب الخاصة بهم. |
Tüm hava boruları normal. | Open Subtitles | كل انابيب الهواء ترجع إلى الوضع الطبيعي |
Daha önce çok açık konuşamadım belki ama boruları açtırmanda yarar var. | Open Subtitles | لكنك وصلت لتفتح ذاك المجرى |