Yeraltı borusundan hat çekmek belediye malına zarar vermektir. | Open Subtitles | التزود بخط أنابيب أرضي " هو إعاقة لأملاك حكومية سيد " دانلور |
Belki de birisi "Shawshank"teki gibi lağım borusundan çıkmıştır! | Open Subtitles | ربما يحاول أحدهم الخروج بتسلق أنابيب المجاري كما في فيلم "شاوشانك"! |
Tıpkı beton harcını mutfak borusundan aşağı dökmek gibi. | Open Subtitles | مثل صب خرسانة في أنابيب المطبخ. |
Silahı söker, parçaları, eldivenleri, mermi kovanlarını köpeğin yemek borusundan ta midesinin içine tıkar. | Open Subtitles | لقد فككت المسدس , وحشرت القطع والكفوف من خلال مريء الكلب إلى داخل معدته |
Ama bu sefer su borusundan tırmanmama gerek yok. | Open Subtitles | فيما عدا أني لست مضطراً الآن لتسلّق أنبوب الصرف. |
Ağız çene ve sinüslerden örnek al... ve soluk borusundan arda kalanlardan da. | Open Subtitles | خذ عينات من الفم الفك, الفجوات... .. و من ما تبقى من المري |
Kocam bunun petrol borusundan paslanmaz çelik olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | زوجي يقول أنها فولاذ من خط الأنابيب الأساسي |
Bir akşam, Mugs boşaltma borusundan içeri girdi ve işe bak sen orada duvarda asılı duruyordu, Les Femmes D'Alger. | Open Subtitles | لذا ففي المساء قام " موجس " بتسلق أنابيب الصرف إقتحم المكان وحصل على القطعة لقد كانت مُعلقة على الحائط " المرأة في الجزائر " |
Whip Chatterly'nin yemek borusundan çıkanlar. | Open Subtitles | (هذه محتويات مريء (ويـب تشارلي |
Bana soracak olursan kanalizasyon borusundan derdim. | Open Subtitles | حسنا، سأقول أنّ أفضل سبيل هو أنبوب الصرف الصحيّ |
Şu kanalizasyon borusu, açık boşaltım borusundan bölecekler. | Open Subtitles | هذا هو مصرف أنبوب الصرف الصحي، وهذا الأنبوب هو الفاصل. |
Evet, yemek borusundan girip EKO yapın diyorum. | Open Subtitles | هذه اللحظة بالذات! أجل أقصد أن تفحصاه بالصدى عبر المري |
Ana petrol borusundan çalınan metal parçası ciddi petrol sızıntısına yol açtı. | Open Subtitles | سرقة المعدن من خط الأنابيب الأساسي للنفط أدى لتسرب حاد بالنفط |