Dün gece Philadelphia'da iki adam metal boruyla dövülmüş. | Open Subtitles | رجلان تم ضربهما بأنبوب معدنى فى فيلادلفيا ليلة امس |
Bir dövüşçü bu kadar kişiyi boruyla ya da elleriyle öldürebilecek dirence sahiptir. | Open Subtitles | ليلتزم بهذا النوع من المبالغة فى القتل لكل هؤلاء الاشخاص سواء بأنبوب او بيداه |
Dylan'a boruyla vuran ve sen boruyu elinden aldığında Dylan'ı pencereden iten kişinin. | Open Subtitles | الشخص الثالث هو الذي ضرب ديلان بلأنبوب وعندما أخذتِ الأنبوب دفع من النافذة |
Sanırım onları yenemiyorsan, onları bir kurşun boruyla dövmelisin. | Open Subtitles | أعتقد، إذا لم تستطع هزيمتهم فإهزمهم بماسورة حديدية؟ |
Kelly arkasından ona boruyla vurup sonra itmek zorundaydı. | Open Subtitles | توجب على كيلي أن تضربه بالأنبوب من الخلف و بعدها تدفعه من النافذة |
boruyla daha çok öfke açığa çıkardı. | Open Subtitles | لقد اخرج المزيد من الغضب بأستخدام انبوب |
Ayrıca bir boruyla adamı dövüp yüzünü tanınmaz hale getirecekti. | Open Subtitles | وقد أخذ معه الانبوب المعدنى ليشوه بها وجه الجثه ايضا |
Sana doğru gelip kafana demir bir boruyla vuruyor. | Open Subtitles | فهي تتوجه صوبكَ مباشرةً، وتضربُك بأنبوب الماء في وجهك. |
Birinin kafana kahrolası bir kurşun boruyla vuracağından korkuyorum. | Open Subtitles | أخشى أن تتعرض لضربة على الرأس بأنبوب من النحاس، أتفهمني؟ |
Senin beyaz kıçını 134. sokağa götürürüm... kafanı bir boruyla parçalarım. | Open Subtitles | سآخذك لشارع 150 و أحطم رأسك بأنبوب |
Albay Mustard salonda, kurşun boruyla. Albay Mustard salonda, kurşun boruyla. | Open Subtitles | فى غرفة الطعام " كول ميستراد "بأنبوب المقدمه |
- Dedim ki Albay Mustard salonda, kurşun bir boruyla. | Open Subtitles | ـ لقد قلت " كول ميستراد "َ فى غرفة الطعام بأنبوب المقدمه |
Senin beyaz kıçını kerhane sokağına götürür... kafanı bir boruyla parçalarım. | Open Subtitles | سآخذك لشارع 150 و أحطم رأسك بأنبوب |
Ned Flanders'a o boruyla vurup biletleri almayı mı planlıyorsun? | Open Subtitles | هل تخطط على ضرب بذلك الأنبوب وسرق تذاكره؟ |
Evet, sonra beyaz atlı şövalye sahneye çıktı, kafasına bir boruyla vuruldu ve pencereden atıldı. | Open Subtitles | ضرب بعدها على رأسه بواسطة الأنبوب و قذف من النافذة بعدها تختبىء كيلي |
Adı Sızıntılı boruyla Sulama. | Open Subtitles | هذا إسمه الأنبوب الراشح للــرى |
İçeri gireceğim ve iri siyah sevgilin bir boruyla kafama sertçe vuracak. | Open Subtitles | سأدخل إلى هناك وخليلكِ الزنجي الضخم سيسحق رأسي بماسورة. |
Yaşlı bir adamı tartaklama erkek bir koşucuya saldırma, başka birine kurşun boruyla vurma. | Open Subtitles | اعتدوا على رجل مسن و هجموا على مهرول و ضرب رجل آخر بماسورة معدنية |
Yusef Salaam kayda alınmış bir itirafta bulunmadı ama polise göre diğerleri koşucunun üzerine çıkarken kadına kurşun boruyla vurduğunu sözlü olarak kabul etti. | Open Subtitles | لم يعطي يوسف سلام إقرار مصور أنه أعترف شفهيا بأنه ضرب الضحية بماسورة معدنية بينما كان الأخرين يعتدون عليها |
boruyla kim vurdu ona? | Open Subtitles | لكن لم أرى شيئا. من ضربه بالأنبوب المعدني؟ |
Alana, balo salonunda elinde boruyla Bayan Peacock'ın olduğunu söyledi. | Open Subtitles | و عندما إقترحت أنه كان السيد طاووس بالأنبوب الرصاصي في قاعة الرقص ,عندها, |
- Bir tarz boruyla bant da, ne varsa. - Tamam. | Open Subtitles | و احضر لي انبوب و شريط و كل ما لديك |
Çeki bir taraftan metal kutuya koyarsın, ...boruyla bankanın öteki ucuna gider. | Open Subtitles | تسحب في الانبوب الى المصرف ثم يرسلون اليك مصاصة |
Bir boruyla iyi benzettim onu. | Open Subtitles | صدمته صدمة قوية بأنبوبة. |