Tüm gücünle beni fırlatmayı başarabilirsen boyutsal geçidi açıp, evime dönebilirim. | Open Subtitles | إن رميتني بأقصى سرعتك ربما أكسر حاجز الأبعاد وأعود إلى دياري |
Her şeyi iki boyutlu hale getirebilen boyutsal çarpıtma teknolojisi kullanıyordu herhalde. | Open Subtitles | لابد أن لديه تقنية تزييف الأبعاد والتي تغيّر كل شيء إلى بُعدين |
Onu doğru olarak ayarladım mı boyutsal perdenin içinden geçeceğim ve Nobel ödülümü alacağım. | Open Subtitles | عندما أعايرها جيدا سأعبر حالا عبر ستارة الأبعاد وأستحق جائزة نوبل |
boyutsal Sıçrama cihazını kullanarak SiberŞah'ın enkazını Zaman Girdabına gönderdi. | Open Subtitles | أود أن أقول انه استخدم جهاز القفز البعدي البعد لنقل الحطام داخل دوامة الزمن، |
Bu yeni nesil boyutsal ütopyadan senin kazancın ne olacak? | Open Subtitles | وما بُغيتك من هذا العالم الأسمى البعدي للعهد الجديد؟ |
Bu alanlar, boyutsal sıcak noktalar olarak çalışmaya meyillidirler. | Open Subtitles | هذه المناطق تعمل كبقع بعدية ساخنة للعبور |
boyutsal bir taşıyıcı olarak hareket eden kule yansıma kütlesini toplayan ve saf elektromanyetik enerjiye dönüştüren çoklu yerçekimi kapıları oluşturacaktır. | Open Subtitles | التي يمكن تحويلها إلى طاقة البرج يتصرف كموصل الابعاد وسيخلق العديد من بوابات الجاذبية |
boyutsal dönüştürücünün yönünü değiştirmem lazım. | Open Subtitles | علينا فقط توجيه محول الأبعاد للمرحلة التالية |
Aya bir delik açarak okyanus dalgaları üzerindeki yer çekimini değiştirirsek boyutsal sızıntıyı keseriz. | Open Subtitles | أعتقد إن قمنا بالحفر على سطح القمر، سنغير الجاذبية التى ستسحب أمواج المحيط و نستطيع أن ننهى تسرب الأبعاد |
Sorun yok. Tardis'in bu kadar derinindeki boyutsal kuvvetler... | Open Subtitles | ..لا بأس، قوى الأبعاد على هذا العمق في التارديس |
Muhtemelen üzerimizde böyle çalıştılar. Ufak bir boyutsal geçiş çatlağı. | Open Subtitles | ربما هكذا كيف يدرسوننا , شق عبر الأبعاد صغير |
Tamam, yani bu boyutsal değişimler, Biz onlarla hareket etmeliyiz, doğru mu? | Open Subtitles | حسنا ، هذه الأبعاد المُتغيرة نحن بحاجة للتحرك بينها صحيح ؟ |
Ama sizin ufacık zihinleriniz şu an arkadaşınızın bulunduğu boyutsal gerçekliğini kavrayamaz. | Open Subtitles | لا يمكنها فهم واقع الأبعاد الذي وجد صديقك نفسه فيه |
Teorik olarak maddenin hâllerini manipüle etmek ve boyutsal enerjiyi aktarmak için kullanabilir ama pratik olarak benden çok ilerde bir teknoloji. | Open Subtitles | حسنا، نظريا يمكن استعمالهم للتلاعب بحالات المادة يقومون بنقل طاقة الأبعاد لكن عمليا |
Marketlerdeki her bir teknoloji ürünü bu yapıların sadece iki boyutsal yaklaşımını yapabilir, bunun anlamı bu bu dokularla uyum sağlayamaz. | TED | حتى الآن كل مواد التكنولوجيا الأخرى المتوفرة في السوق يمكنها أن تتدبر تقريب ثنائي الأبعاد فقط لمصفوفة خارج الخلية، هذا يعني أنها لا تتلاءم مع النسيج بحدّ ذاته. |
Bu bombanın boyutsal frekansını değiştirip gediğe atarsak kalan diğer bombaları yanında götürecektir. | Open Subtitles | إن تمكنا من تغيير التردد البعدي للقنبلة ومررناها من الخرق... فستجذب بقية القنابل معها |
Robot belirdiği zaman, kollardan birisinin pozisyonunu A'dan B'ye veya tam tersine çeviriyorsunuz ve robot, boyutsal pozisyonunuzu not alıyor ve on bir boyuttan bir diğerine rastgele ışınlanıyor. | TED | عندما يظهر، ما عليكم إلا تبديل مكان إحدى الرافعات من "ألف" إلى "باء" أو العكس، بعدها سيسجل الروبوت موضعك البعدي وينتقل فوريا وعشوائيًا إلى إحدى عشر بعدا آخر. |
boyutsal kapılar, psişik sıcak noktalar. Onlardan birini bulmalıyım. | Open Subtitles | بوابات بعدية , بقع ساخنة روحياً أريد الحصول على واحدة |
boyutsal enerjiyi direkt olarak vücuduna yönlendiriyor. | Open Subtitles | يستمد طاقات بعدية ويشبّع بها جسده مباشرةً. |
boyutsal uzay-zamanda farklı noktaları birleşmiş bir bölge. | Open Subtitles | المكان الذي يتجمع فيه كل نقاط الابعاد |