"bozulmamış" - Translation from Turkish to Arabic

    • سليم
        
    • سليماً
        
    • سليمه
        
    • مرتب
        
    • ينم
        
    • غير عاطلة
        
    • سليما
        
    • إضَاقاتْ
        
    • غير مُشوش
        
    Ağaçların orada fazla bozulmamış bir ceset bulduk. - Diğerleri paramparça. Open Subtitles لقد عثرنا على شخص سليم غالباً قرب الأشجار
    12 yıl geçmesine rağmen iskelet bozulmamış. Open Subtitles حتى بعد 12 سنة، هيكلها العظمي كان لا يزال سليم
    Ama davranışsal olarak şu ana kadar gördüğümüz en bozulmamış suç mahalli. Open Subtitles لكن سلوكيا مسرح الجريمة معظمه سليم مقارنة بما صادفناه حتى الآن
    Öldüğüm zaman oğluma bozulmamış bir miras bırakacağım. Open Subtitles عندما أموت سأسلم إبني إرثه سليماً
    Zaten böyle olmasını bekliyorduk. Konuşma yeteneğinizin bozulmamış olması çok güzel. Open Subtitles في الحقيقه ، قدرات التواصل لديك لازالت سليمه
    Yatağı hiç bozulmamış. Open Subtitles ولم ينم احد في سريره فهو مرتب
    bozulmamış olanlar da bu çöplük sebebiyle çalınıyor. Open Subtitles تلك التي غير عاطلة يتم .سرقتها من قبل الحثالة
    Optik sinire konan mikroçipin Bütünlüğü bozulmamış. Open Subtitles بعد استخراج زرع ... اختبرت سلامتها في العصب البصري، وكان سليما.
    Binanın içi bozulmamış gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أن ما بالداخل سليم تماماً
    Binanın içi bozulmamış gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أن ما بالداخل سليم تماماً
    DNA dizilerinin bozulmamış olması bir şanstı. Open Subtitles وكان من حسن الحظ أن الحمض النووي سليم
    Silah bozulmamış gözüküyor. Mermi bulacağım. Open Subtitles السلاح يبدو سليم حاول أن تجد ذخيرة
    Bayan Langham'ın kızlık zarı bozulmamış. Open Subtitles غشاء بكارة السيّدة لانغام سليم.
    Neredeyse hiç bozulmamış. Open Subtitles هو سليم تقريبا.
    İyimserliklerini bozulmamış tutmak, onları korumak için. Open Subtitles للحفاظ على تفاؤلهم سليماً لكي أحميهم
    On yıllardır bozulmamış bir ittifak. Open Subtitles تحالف ظل سليماً لعقود من الزمان
    Jell-O'nun Hala tamamen bozulmamış. Open Subtitles لاحظوا أن الهلام ما يزال سليماً تماماً.
    Ducky Onbaşı'nın göğsünden bozulmamış bir kurşun çıkardı. Open Subtitles دكي قام بسحب رصاصه سليمه من عظمه صدر العريف
    Üstteki yatak bozulmamış. Open Subtitles السرير العلوي مرتب
    Daphne'nin yatağı da hiç bozulmamış. Open Subtitles لأن سرير دوفتن لم ينم به أحد
    bozulmamış yap. Open Subtitles . أجعلوها غير عاطلة
    Göğüs tübü bozulmamış ve boşalmamış görünüyor. Open Subtitles أنبوب الصدر يبدو سليما و يقوم بالتصريف
    Her zaman günlerini huzur içinde geçirecek... el değmemiş, bozulmamış bir yer istediğini söylerdin. Open Subtitles لقد أخبرتيني دوماً أنكِ لطالما أردتِ مكاناً أصيلاً غير مُشوش لم يتم العبث به لتقضي به آخر أيام حياتك في سلام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more