- Ve ana şalter sürekli bozuluyor. | Open Subtitles | ـ والفاصل الأساسي يتعطل دائماً ـ أهذه مشكلة؟ |
Beynin fonksiyonu bozuluyor, sahte anılar üretiyor. | Open Subtitles | يتعطل المخ مخلقاً ذكريات كاذبة |
Ne yazık ki, tam olarak yüzünü göremiyoruz ve kameranın biri tam onun yüzünü gösterecekken bozuluyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ، ما زلنا لا نملك رؤية جيدة على وجهه وآلة تصوير الأسلحة النارية تعطلت قبل أن نُلقي نظرة عليه |
Çünkü uzun süre beklerse, et bozuluyor. | Open Subtitles | لأنه إذا انتظر طويلًا سيفسد اللحم |
Fakat yapısı bozuluyor. Kapağı açmamız uyku durumunu bozdu. | Open Subtitles | ولكن حالتها تتدهور فتح الباب هدد حالة سباتها |
Beyler, olay yeri bozuluyor, katil elimizden kaçacak. | Open Subtitles | يا رفاق، لدينا مسرح جريمة تتلاشى معالمه و قاتل طليق. |
Bana bağırdığın zaman moralim bozuluyor. | Open Subtitles | -حسناً، عندما تصرخ عليّ أنزعج . |
Beyin fonksiyonu bozuluyor, sahte anılar üretiyor. | Open Subtitles | يتعطل المخ مخلقاً ذكريات كاذبة |
Okuyamam ki onu, görüntü bozuluyor. | Open Subtitles | لا استطيع قراءة ذلك فالفيديو يتعطل |
Görüntü bozuluyor ve ses de kesiliyor. | Open Subtitles | الفيديو يتعطل والصوت يتقطع |
Görüntü bozuluyor ve ses de kesiliyor. | Open Subtitles | الفيديو يتعطل والصوت يتقطع |
Toplumun diğer kesimlerini düşünürsek, mesela yaşlılar, yaşlıysanız kesintisiz uyuma yeteneğiniz bir şekilde bozuluyor ve çoğu yine gecede beş saatten az uyuyor. | TED | إن فكرنا في شرائح مجتمعية أخرى، المعمّرون، إن كنت من كبار السن، فإن قدرتك على النوم في وحدة واحدة قد تعطلت نوعا ما، والكثير، مجددا، ينامون لأقل من خمس ساعات في الليل. |
Arabaları bozuluyor. Bir çiftliğe gidiyorlar. | Open Subtitles | تعطلت سيارتهم فذهبوا لمزرعة |
Sistemler bozuluyor! | Open Subtitles | كلّ الأنظمة تعطلت. |
Çünkü uzun süre beklerse, et bozuluyor. | Open Subtitles | لأنه إذا انتظر طويلًا سيفسد اللحم |
Zamanlamam bozuluyor. | Open Subtitles | هذا سيفسد توقيتى |
Kan bozuluyor! | Open Subtitles | الدم سيفسد |
Günden güne çöp yığınları büyüyor ve yaşam şartları bozuluyor. | Open Subtitles | القمامه تتراكم و الحاله الصحيه تتدهور يوماً بعد يوم |
Sağlığı bozuluyor ve hastalık süratle yayılıyor. | Open Subtitles | صحته تتدهور ، والمرض ينتشر سريعاً. |
Maalesef sağlığı hızla bozuluyor. | Open Subtitles | "لسوء الحظ، صحته تتدهور بشكل سريع" |
Sonra duruma bağlı olarak hızlı ya da yavaş yavaş bozuluyor. | Open Subtitles | ومن ثم تتلاشى بسرعة أو ببطئ, يعتمد |
İlişkilerim bozuluyor ya da bitiyordu. | TED | كانت علاقاتي تتلاشى أو تفشل. |
Bana bağırdığın zaman moralim bozuluyor. | Open Subtitles | -حسناً، عندما تصرخ عليّ أنزعج . |