Brooks'un kafatası kemiği dizime saplandı. | Open Subtitles | حصلت على قطعة من جمجمة بروكس ركبتي كم هذا سخيف |
Leonard Brooks'un kundakçılık davasını mahkemeye hazırlamak için inceliyordum. | Open Subtitles | ولقد كان يمر ليونارد بروكس حالة الحرق و الإستعداد للمحكمة. |
- Bu John Brooks'un arabası. - Şoför de adamımıza benziyor. | Open Subtitles | " هذه سيارة " جون بروكس - وهذا يبدوا رجلنا - |
Bugün Dr. Brooks'un yerine ben bakacağım. | Open Subtitles | - حسناً سوف أحلَ محلَ الدكتور بروكس اليوم |
Görünüşe bakılırsa, Profesör Brooks'un kâğıtları, 9 Temmuz, 2003'te başka bir yere naklettirilmiş. | Open Subtitles | يبدو أن الأستاذ. (بروكس) طلب نقل مستنداته في الـ 9 من يوليو 2003 |
Artık John Brooks'un kayıp olmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | والآن نعلم بأن " جون بروكس " لم يكن مفقوداً |
Brooks'un cesedinde bulabildiğimiz tek kanıt bir adet uzun, beyaz saç teli. | Open Subtitles | " دليل الأثر الوحيد الذي وجدناه على بقايا " بروكس هو شعر رمادي طويل |
Ben Hylan Seabury Jonathan Brooks'un avukatıyım. | Open Subtitles | أنـا (هيلان سيبري المحـامي المختصّ بأمـور (جوناثان بروكس) |
Yine de, Bay Brooks'un kazancı hiç de küçümsenecek düzeyde değil. | Open Subtitles | على أية حـالّ، نصيب ملكية السيّد (بروكس) لن يُحتقر |
Bunların hepsi sizin. Bay Brooks'un bıraktığı gibi duruyor. | Open Subtitles | كلّ شيء هنـا لكِ (مجرّد الوسيلة التي راهن عليهـا السيّد (بروكس |
Brooks'un yaptığı gibi mi? | Open Subtitles | كما فعل بروكس ؟ |
Mel Brooks'un evinde olduğunu duydum. Yani Sir Mel Brooks demek istedim. | Open Subtitles | سمعت أن (ميل بروكس) لديه واحد أعني السير (ميل بروكس) |
Bu film, Herb Brooks'un anısına ithaf edilmiştir. Herb Brooks bu fotoğraftan kısa bir süre sonra vefat etti. | Open Subtitles | "الفيلم مهدى لذكرى (هيرب بروكس) الذي توفي بعد التصوير بقليل" |
Joanne, Mel Brooks'un ofisinde verdi. | Open Subtitles | (جوانا) أعطتني إياها في مكتب (ميل بروكس) |
Onlari Brooks'un masasindan almistin. | Open Subtitles | أخذتها من مكتب بروكس سابقاً |
James L. Brooks'un Doğumgünü | Open Subtitles | -الـ9 من مايو، عيد ميلاد (جايمز بروكس" )" |
Brooks'un benden son zamanlarda pek hoşlandığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن (بروكس) يحبني كثيرا هذه الأيام |
Baba, ister inan, ister inanma ama Brooks'un içmekten başka ilgi alanları da var. | Open Subtitles | صدّق ذلك أو لا, أبي (بروكس) لديه اهتمامات أخرى غير الشرب |
Onlar gerçek değil. Brooks'un koruyucuya ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنهم ليسوا حرّاس حقيقيون، (بروكس) يحتاج إلى حارس حقيقيّ. |
Brooks'un yaşamı boyunca uğruna inandığı her şey. | Open Subtitles | بحقكَ ، حياة (بروكس) بخدمة المُجتمع هي كلّ ما يؤمن بهِ. |