Bu iş bittikten sonra kendi buğday ve arpamızı eker evlerimizi yapar, kışlık odunumuzu depolarız. | Open Subtitles | عندما ننتهي نضع ما لدينا من القمح و الشعير نبني منازلنا و نشعل حطبنا |
Evet, sonra da süt ürünleri, buğday ve baklagil alerjisi için test yapın. | Open Subtitles | و نعم، افحصوه لأجل الألبان، القمح و البقول |
Bir bakarsın, buğday ve toprak hakkı konusunda anlaşmazlık vardır bir daha bakarsın, nükleer açmazı ortaya çıkmıştır. | Open Subtitles | في دقيقة, هو خلاف حول القمح و حقوق ملكية الأراضي, و في الدقيقة التالية, إنها مواجهة نووية. |
Aslında çavdar, buğday ve diğer tahılları etkileyen bir mantarın yol açtığı bir hastalık. | Open Subtitles | أنها نوع من الفطريات التي تهاجم الجاودار والقمح والحبوب الأخرى. |
Yüklü kömür, buğday ve saman | Open Subtitles | محمّلين بالفحم والقمح والتبن |