Eh, ben de kesinlikle Bu çantanın içinden cips ve salsa yemiyordum. | Open Subtitles | حسناً ، مؤكد أنني لم أكن آكل رقائق وصلصة من هذه الحقيبة |
Bu çantanın içinde silahım vardı. Onu sen almadın mı? | Open Subtitles | لقد كان هناك مسدس فى هذه الحقيبة ، ألم تأخذه ؟ |
. Bu çantanın içinde ne varsa onu iyileştirin. | Open Subtitles | لمبروف على ما هو في هذه الحقيبة الإسبوع القادم. |
Evet, biri Bu çantanın içindekileri istemiş. | Open Subtitles | أجل شخص ما أراد ما كان بداخل هذه الحقيبة |
Bu çantanın içine mezarlık pisliği koyup çantayı kuzeye bakan bir ağaca astığın şeyden değil mi? | Open Subtitles | وكأسا من الماء الفاتر هل تنوين رمي مجموعة من الأغراض في كيس مع بعض تراب المقابر لتعلقيه علي شجرة تواجه الشمال ؟ |
Bu çantanın üstüne bir şey dökülürse, iade edemem. | Open Subtitles | ،لو تلطخت هذه الحقيبة لن أتمكن من إعادتها |
Bu çantanın en ufak hareketinden haberdar olacağız. | Open Subtitles | سنعلم إذا ما تحركت هذه الحقيبة إنشاً واحداً بعيداً عنا |
Onlara ne gerekiyorsa kesin Bu çantanın içindedir. | Open Subtitles | ايا كان ما يحتاجونه يجب ان يكون داخل هذه الحقيبة |
Bu çantanın içindekileri memnuniyetle sizden alacağım bir şeye döndürmenin yolunu bulacağınıza eminim. | Open Subtitles | لابد أنك ستجد طريقة لتحويل هذه الحقيبة إلى شيء يسعدني أن أخذه من يدك |
Taç Bu çantanın içine kilitlenip, sorgu odasına konulacak. | Open Subtitles | التاج سيكون محفوظ في هذه الحقيبة, والتي بدورها محفوظه في غرفة التحقيق. |
Bu da Bu çantanın son iki gün içinde kullanıldığı anlamına gelir. | Open Subtitles | مما يعني لا بد أنه استخدم هذه الحقيبة خلال اليومين الماضيين |
"30 Milyonluk Fidye Bu çantanın İçinde" | Open Subtitles | "يوجد فدية بقيمة 30 مليون في هذه الحقيبة" |
Bu çantanın içinde biraz yere ihtiyacımız olacak da. | Open Subtitles | سنحتاج بعض المساحات في هذه الحقيبة |
Bu çantanın içindekiler çok değer verdiğim birine ait ve kendisine bir türlü ulaştıramıyorum bu yüzden sizden, bu çantayı kasabadan çıkarıp benim adıma ona göndermenizi rica ediyorum. | Open Subtitles | محتويات هذه الحقيبة تعود لشخصٍ أهتم لأمره كثيراً ولا يبدو أنني أستطيع إيصالها لها لذا أحتاج منك رجاء، أن تأخذها خارج البلدة |
Ama uymuyor işte. Bu çantanın büyüklüğünü değiştirmiyor. | Open Subtitles | لكن المكان غير مناسب لحجم هذه الحقيبة |
Bu çantanın fiyatı 1 milyon won. | Open Subtitles | وكما ترون هذه الحقيبة قد تكلق مليون وون |
Onun gerçekten istediği şey Bu çantanın içinde. | Open Subtitles | وما تريده حقًا ما بداخل هذه الحقيبة |
Bu çantanın incelenmesi lazım. | Open Subtitles | أريد أن تفحص هذه الحقيبة. |
Hepsi Bu çantanın içinde. | Open Subtitles | كل شيء في هذه الحقيبة |
Bu çantanın içine Başkan Carmine Polito için 75 bin dolar yerleştiriyorum. | Open Subtitles | لقد وضعتُ 75 ألف دولار في هذه الحقيبة "للعمدة" (كارماين بوليتو) لشراء... |
Bu çantanın içine mezarlık pisliği koyup çantayı kuzeye bakan bir ağaca astığın şeyden değil mi? | Open Subtitles | هل تنوين رمي مجموعة من الأغراض... في كيس مع بعض تراب المقابر لتعلقيه علي شجرة تواجه الشمال ؟ |