Bence bunun sebebi... ...bu çeşit ekmeğin... ...gerçekten de güvenilir olduğunu düşünmemizden dolayı. | TED | وأعتقد أنه بسبب أنّنا نعتقد أنّ هذا النوع من الخبز يرمز إلى الأصالة. |
bu çeşit tespit edilmeden girişi asla bir daha yakalayamam. | Open Subtitles | ولن نحصل على هذا النوع من الوصول بدون اكتشافنا ثانية |
o zaman,Jane Finch hakkında bu çeşit durumlarla eminim ki çok karşılaşmışsınızdır. | Open Subtitles | حول جين فينش أعلم انه لديك الخبرة مع هذا النوع من الحالات |
Görevin, yolu şahitlere, engellere, ve bu çeşit şeylere karşı temiz tutmak. | Open Subtitles | عملك هو أن تبقي الطريق خالي من الشهود عقبات,والاشياء من ذلك النوع |
Ben böyleyim. eğer bu çeşit bir hal alırsa böyleyim. | Open Subtitles | هذه طبيعتي عندما يؤول الأمر .إلى ذلك النوع من السلوك |
Ve ne için para! Tam olarak bu çeşit bir parayı nereden bulacağız? | Open Subtitles | اذا أين، بالضبط، هل نفترض حصولنا على ذلك النوع النقود؟ |
Ve bu çeşit köprülere baktık ve kırılan bir şeyin güzel bir şey olduğunu hissetmekten kendimiz alamadık. | TED | و بعد ذلك نظرنا في هذه الأنواع من الجسور ولم تمنعنا من الشعور انه شيء جميل ينكسر. |
bu çeşit bir insan şeytanlardan daha zararlı onu da mı öldüremem? | Open Subtitles | هذا النوع من الأشخاص أشد شراً من الشياطين هل يمكنني قتلُه إذاً؟ |
bu çeşit bir tepki doğal değil, bunu anlayabilmeniz gerek, ve sebebini açıklayamam. | Open Subtitles | عليك أن تفهم أن هذا ,النوع من الردود ليس مثاليًا .ولا يمكنني شرحُه |
Onun bu çeşit bir sözlüğü sekiz hatlı bir bant olarak düşünmesini istiyorum. | TED | أريده أن يفكر في هذا النوع من القاموس كأنه أداة تسجيل قديمة . |
Ve internetin bu çeşit bir düşünceyi destekleyen bu tipteki kanıtlarla dolu olduğu ortaya çıktı. | TED | وتبين أن الويب مليء بهذا النوع من الأدلة التي تدعم هذا النوع من التفكير. |
Yani bu çeşit haritalar ne miktarda karanlık madde bulunduğunu, nerede bulunduğunu ve zamanla nasıl değişim gösterdiğini bize söyleyebilir. | TED | إذًا، يستطيع هذا النوع من الخرائط أن يخبرنا بكمية المادة المظلمة المتواجدة، كما يخبرنا بأماكن تواجدها وكيف تتغير عبر الوقت. |
Ve bu benim hayatımın amacı ve tutkusu haline geldi; bu çeşit problemlere karşı kullanabileceğimiz gerçekçi çözümler bulmak istedim. | TED | لذا فقد أصبحت أحد الأشياء التي تقود مشاعري في الحياة، لتساعدني في إيجاد حلول يمكنها مخاطبة مثل هذا النوع من المشاكل. |
Bu nasıl olur, bu çeşit bir hareketliliği herhangi bir yere alabilirmiyiz? | TED | كيف فعلاً نستطيع نقل هذا النوع من النشاط الى مكان آخر؟ |
Mülkiyet, muafiyetler, bu çeşit şeyler. | Open Subtitles | المليمتر. الملكية، وكالات، ذلك النوع من الأشياء. |
Ama onlar bu çeşit sanat saçmalığına alışkın değildir, doğru mu? | Open Subtitles | لكنهملميعتادواعلي ذلك النوع التافهه من الفن ,صح؟ |
bu çeşit bir yargılama ve hata L veya benim tarzım değil. | Open Subtitles | ذلك النوع من التجربة و الخطأ ليس أسلوبي ولا إسلوب إل |
bu çeşit bir duygu karmaşasıyla başa çıkmanın bir yolu yoktu. | Open Subtitles | و كان مستحيلاً عليكَ السيطرة على ذلك النوع من الهجوم على حواسك |
Ve biz bu çeşit işler yapan bir grubun içinde olan birini tanıyoruz. | Open Subtitles | وتعرف أنّنا نعرف رجلا يتعامل .مع ذلك النوع من الفرق |
Fakat burada garip bir şey vardı: insanların % 54'u hala şunu söylüyor; eğer paralarını bu çeşit sermaye içine koyarlarsa, daha az para kazanacaklarını düşünüyorlar. | TED | لكن يوجد أمر غريب: 54 بالمائة من الأشخاص ما زالوا يقولون اذا استثمروا أموالهم في ذلك النوع من الأسهم يعتقدون بأنهم لن يجنوا إلا القليل من المال. |
Bay McGarry, Oval Ofiste bu çeşit konuşmalar hakkında ne düşündüğümü biliyorsunuz. | Open Subtitles | سيد (ماك غاري) أنت تعرف كيف أشعر حيال ذلك النوع من الحديث. |
Aslında bu yaklaşım zaten Sanayi Devrimi'nden önce asırlarca bu çeşit imece usüllerinde bina inşa etme metodumuzdu. | TED | انها في الواقع كيف قمنا ببناء المباني لمئات من السنين قبل الثورة الصناعية في هذه الأنواع من بناء حظائر المجتمع. |