"bu çiçeği" - Translation from Turkish to Arabic

    • هذه الزهرة
        
    • هذه الوردة
        
    • تلك الزهرة
        
    Bu çiçeği koklayın beyefendi. Partilerde herkesi güldürür. Open Subtitles .خذ,سيدي الكريم,شم هذه الزهرة .إنها لا تفشل في الابهار بالحفلات
    Bu çiçeği yakasına takacak ve onun güvenliği ile ilgileneceksiniz. Open Subtitles أنت ستدبّس هذه الزهرة عليه وتعتني بأمنه.
    O Bu çiçeği düğün gününde aile İncil'ine basmıştı. Open Subtitles قامت بضغط هذه الزهرة في كتاب الأسرة المقدس في يوم زفافها
    Seni tebrik etmeme ve Bu çiçeği sana vermeme izin ver. Open Subtitles دعيني أُهنئك وأقدم لكِ هذه الوردة
    Eşsiz'e şans dilemeye ve Bu çiçeği vermeye geldik. Open Subtitles لقد أتينا لنتمنى لـ(فريدة) حظاً موفقاً ونعطيها هذه الوردة.
    Bayan Kelly, Bu çiçeği seversiniz sanırım. Düğme deliği uygun değil. Open Subtitles ربما تريدين تلك الزهرة يبدو أننى أخطأت مكان عروتى
    Al, Bu çiçeği al ve defterin içine koy. Open Subtitles هيّا، خذ هذه الزهرة وضعها في الدفتر
    Bu çiçeği bırakarak beni kutsadın. Open Subtitles ‎يا إلهي! ‏ ‎لقد باركتني بإسقاط هذه الزهرة.
    Lexi daha önce bana Bu çiçeği göstermişti. Open Subtitles ليكسي اخبرتني عن هذه الزهرة سابقا
    Pekala, Bu çiçeği nereden bulabiliriz? Open Subtitles حسناً، أين نجد هذه الزهرة ؟
    Bana Bu çiçeği ver. Open Subtitles أعطني هذه الزهرة
    Ama kalbim Bu çiçeği götür diyor, ve Wu Teyze, eğer kalbime güvenirsem sevdiğimle olacağımı söyledi. Open Subtitles و لكن قلبي يملي علي بأن أحضر هذه الزهرة و العمة (وو) قالت أنه إذا وثقت بقلبي سأكون مع من أحب ماذا؟
    Gel, geleceğinin göstergesi olarak Bu çiçeği bana ver. Open Subtitles أقبلي، سآخذ هذه الزهرة كضمان.
    Bu çiçeği Miranda'ya vermiştim. Open Subtitles (أهديت هذه الزهرة لـ(ميراندا
    Baba, Bu çiçeği senin için yaptım. Open Subtitles أبي ، صنعت هذه الوردة لك
    Sana Bu çiçeği veriyorum çünkü senin alınacak bir intikamın var, yoldaş. Open Subtitles أنا أعطيك تلك الزهرة لكِ ثأر لكي تأخذيه ايتها الرفيق
    Tıpkı Bu çiçeği bulduğun gibi... Open Subtitles مثلما الطريقة التي وجدت بها تلك الزهرة
    Bir gün bir yabancının evine gittim, elimde çiçek vardı, kapıyı çaldım ve şöyle dedim: "Selam, Bu çiçeği avlunuza dikebilir miyim?" TED ذهبت في يوم ما إلى منزل رجل غريب، وكانت معي تلك الزهرة في يدي، طرقت على الباب وقلت، "هل تسمح لي بغرس تلك الزهرة في فنائك الخلفي؟"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more