Dolayısıyla bu öğrenciler, harcadıkları zaman ve emek karşılığında gerçekten önemli bir şey kazanıyorlar. | TED | إذن هؤلاء الطلاب كانوا يحصلون على شيء حقيقي بالفعل لاستثمارهم الزمن والجهد. |
Ortalama olarak bu öğrenciler bir kerede yalnızca altı dakika göreve odaklandılar. | TED | في المتوسط، لاحظوا أن هؤلاء الطلاب قادرين على التركيز على مهمة واحدة لمدة ست دقائق فقط. |
Kurs bittiğinde bu öğrenciler, tıp öğrencisi arkadaşlarında oluşan bir kontrol grubuyla karşılaştırıldılar. | TED | وفي نهاية الدورة، تمت مقارنة هؤلاء الطلاب بالمجموعة الضابطة المكوَّنة من زملاء لهم في الطب. |
bu öğrenciler, en çok zorluk çeken çocuklara yardım etmek için öğretmenlerimizle eşleşti. | TED | ولقد عمل هؤلاء الطلبة مع معلمينا لمساعدة طلابنا الأكثر معاناة من المشكلات. |
Fakat bu öğrenciler müthiş derin öğrenme sonuçları üretmeyi başardılar. | TED | ولكن استطاع هؤلاء الطلاب تقديم نتائج مذهلة للتعلم الاصطناعي |
bu öğrenciler, ödüllendirme programına katılmayan öğrencilere göre yüzde 70 daha fazla katılım sağlıyor. | TED | تبين أن هؤلاء الطلاب يتفاعلون أكثر بنسبة 70 بالمائة من أقرانهم خارج برنامج المكافآت. |
bu öğrenciler her yıl eyalet sınavlarında yüzde 10'luk dilime girdiler. | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب يحققون درجات تجلعهم من العشرة الأوائل في امتحان الولايات كل سنة |
bu öğrenciler bu bilgileri nereden alıyorlardı? | TED | من أين جاء هؤلاء الطلاب بتلك المعارف؟ |
bu öğrenciler radyoastronomi ve selenleme metotlarını öğrenerek taçküre kütle atımı olarak bilinen, güneşten gelen büyük enerji atımları gibi astronomik olayları çalışabilecekler. | TED | هؤلاء الطلاب سوف يتعلمون علم الفلك الراديوي، وسوف يتعلمون أساليب الصوتنة لدراسة الأحداث الفلكية مثل انبعاثات الكتل الضخمة من الطاقة من الشمس، والمعروفة باسم الانبعاث الكتلي الإكليلي. |
bu öğrenciler, bu sınıf bir aile oldu. | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب , هذا الصف أصبحوا عائلة |
bu öğrenciler dünyanın dört bir yanından geldiler. | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب من جميع أنحاء العالم |
bu öğrenciler fakir çiftçilerin, düşük sınıftakilerin ya da devrim ordusundakilerin çocukları arasından seçiliyordu. | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب منتقون من أطفال الفلاحين الفقراء ... من طبقة دنيا ... أو مقاتلين من جيش الثورة ... |
Ve yine hoşunuza gidecek bir başka güzel örnek: Birkaç yıl önce Baltimore'daki bir kar fırtınası sırasında, kampüsümüzde Howard Hughes Tıp Enstitüsü bursu alan öğrencilerimizden biri birkaç gün sonra laboratuvarında çalışmak üzere geri döndü, ve tüm bu öğrenciler laboratuvardan çıkmayı reddetmişti. | TED | وأحد الأمثلة الرائعة التي ستقدرونها هو أنه: خلال عاصفة ثلجية في بالتيمور منذ عدة سنوات مضت، عاد الرجل الذي يعمل في جامعتنا الحاصل على منحة معهد هوارد هوجز الطبية إلى العمل في مختبره بعد عدة أيام، وكل هؤلاء الطلاب رفضوا ترك المختبر. |
bu öğrenciler suç işlediler. | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب قد ارتكبوا جريمة |
Şu an sanık koltuğunda oturması gerekenler bu öğrenciler değil! | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب ليسوا هم... من يجب أن يحاكم! |
Ah bu öğrenciler! | Open Subtitles | هؤلاء الطلاب! |