Belki silah kaçırmak için kullandıkları konteynır bu değildir. | Open Subtitles | ربما تلك ليست الحاوية المستخدمة في تهريب أسلحتهم |
Umarım tek özelliği bu değildir. | Open Subtitles | حسناً , أمل بأن تلك ليست الصفة الوحيدة التي تصفها |
Eminim niyeti bu değildir. | Open Subtitles | أنا واثقة من أن تلك ليست نيتها |
Şimdi ateizm hakkında vaaz verecekmişim gibi gelebilir; ama sizi temin ederim ki yapacağım şey bu değildir. | TED | حسنا، يبدو وكأني سأبشر بالالحاد، وأود التأكيد بأنه هذا ليس هدفي. |
Her zaman hasta olmanızın önüne geçemez ama amacı zaten bu değildir. | TED | لن تمنعك دائمًا من الإصابة بالمرض، ولكن هذا ليس الغرض منها. |
Belki de doğru soru bu değildir. | Open Subtitles | ربما ليس هذا هو السؤال المناسب |
Yöntem bu değildir. | Open Subtitles | ليس هذا هو الاسلوب |
Umarım büyük sürprizin bu değildir. | Open Subtitles | آمل أن تلك ليست مفاجـأتك الكبيـرة |
Ama belki de görevin bu değildir. | Open Subtitles | لكن ربما تلك ليست مهمتك |
Denge bu değildir, gerçek Kung Fu bu değil. | Open Subtitles | ان هذا ليس هو التوازن , ان هذا ليس كونغ فو |
- Belki de bu gece yapabileceğim en sağlıklı şey bu değildir. | Open Subtitles | ربّما هذا ليس أكثر شيء صحي كان بإمكاني القيام به الليلة. |
Umarım onunla görüşmemizin sebebi bu değildir. | Open Subtitles | آمل هذا ليس السبب اتفقنا على الاجتماع معه. |
Tahmin ediyorum taksicinin gerçek ismi bu değildir. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذا ليس اسم سائق سيّارة الأجرة الحقيقي. |
Belki de mesele bu değildir. | Open Subtitles | ربما ليس هذا هو القصد. |