Emirleri uygulamak. Benim işim bu hırsızları alıp sahile götürmek. | Open Subtitles | أتّبع الأوامر، إنه عملي أن آخذ هؤلاء اللصوص إلى الميناء |
bu hırsızları en ağır şekilde cezalandırmalıyız. | Open Subtitles | لابد أن نعاقب هؤلاء اللصوص وذلك بأقصى عقوبة ممكنة |
Bütün olanlar onun yüzünden. bu hırsızları o gönderdi. | Open Subtitles | كل هذا بسببه انه يرسل لنا كل هؤلاء اللصوص |
Yani bu hırsızları cezalandırmak için benim yardım etme mi istemiyorsunuz? | Open Subtitles | أذن أنتم لاتطلبون مني المساعدة في معاقبة هؤلاء اللصوص |
Ben ayrıca Los Angeles'te kefaletçilik yapıyorum cüzi bir ücret karşılığında bu hırsızları bulup, size getirebilirim. | Open Subtitles | (أنا أيضاً مؤمن كفالات ب(لوس أنجلوس يمكنني تتبع و تسليمك هؤلاء اللصوص مقابل أتعاب مالية |