Servetini geri alamadan öldü ve geride yalnızca bu haritayı bıraktı. | Open Subtitles | هو مات قبل أن يمكنه أسترجاعه وترك خلفه فقط هذه الخريطة |
Temel olarak az bilgi ile yerleri arayarak nereye gideceğini biliyor. Ve bu haritayı nasıl oluşturduğudur. | TED | يعرف أين يذهب بشكلٍ أساسي للبحث عن أماكن فيها القليل من المعلومات. وتلك هي كيفية رسم هذه الخريطة. |
Bu yüzden Wikipedia'da biraz daha arama yaptık ve bu haritayı bulduk. | TED | وهكذا استمرينا وبحثنا في ويكيبيديا، فوجدنا هذه الخريطة. |
bu haritayı Jon'a çocuk felcinin tam olarak nerelerde var olduğunu göstermek için hazırladık. | TED | قمنا بتحضير هذه الخارطة لجون لكي نريه أين ينتشر مرض شلل الأطفال |
Neyse, yüce Tanrı bu haritayı yolumuza çıkardı. Kesin bir şeyler buluruz. | Open Subtitles | لقد وَضعَ الله هذه الخريطةِ في طريقِنا، أَعتقدُ بأنّنا سَنَجِدُ شيءَ ما. |
bu haritayı al. İşaretli. | Open Subtitles | سوف تأخذ هذه الخريطه انها موجوده عليها |
"Anne" diye seslenilince etkileşimimiz çeşitli yollarla devam edebilir. Seçeneklerimi göstermek adına bu haritayı çizdim. | TED | وحين أُنعت بلقب الأم، هناك أكثر من طريقة للتعامل مع الموقف، ولقد رسمت تلك الخريطة لتساعد في توضيح خياراتي. |
Örneğin bu haritayı başta uygunsuz bulmuştum, Çünkü Çinli öğrenciler böyle büyürlerdi. | TED | على سبيل المثال ، وجدت هذه الخريطة في غير محلها لأنها هي التي اعتاد عليها الطلاب الصينيون |
bu haritayı her birkaç ayda bir yeniden çizmek zorundayım, çünkü birileri belirli tarihlerin yanlış olduğunun keşifini yapıyor. | TED | علي أن أعيد رسم هذه الخريطة كل عدة أشهر، لأن شخصاً ما يكتشف أن تاريخاً معيناً كان خاطئاً. |
Şimdi bu haritayı Han'a ulaştıralım ki... o da bütün kuvvetlerini oraya Çınar Parkı'na toplasın. | Open Subtitles | يجب أن نوصل هذه الخريطة للمفتش خان حتى يجمع قواته بالأسفل عند شينار باج |
titrek kedı bu bır hazıne harıtası bu haritayı kucukken gormusdum bu buyuk kayıp hazınenın harıtası | Open Subtitles | حطموا الأخشاب, إنها خريطة كنز وإذا تذكرت الخرائط التى رأيتها في شبابي هذه الخريطة ستقودنا إلى الثروات المفقودة |
Ama sen kaçabilirsin ve benim gömülü hazineme ulaşmak için bu haritayı kullanabilirsin. | Open Subtitles | ولكن يمكنّك أنت الهرب، واستخدام هذه الخريطة لاسترداد كنزي المدفون |
bu haritayı buraya niye serdim bilir misiniz? | Open Subtitles | هل تعرفون لماذا وضعت هذه الخريطة على الأرض أمامكم؟ |
Büyükbabam bu haritayı çocukken vermişti bana. | Open Subtitles | جدي أعطاني هذه الخريطة حينما كنتُ صغيراً |
Şeytanın bu haritayı istemek için birden fazla nedeni olabilir. | Open Subtitles | يريد الشيطان هذه الخريطة لعدد لايُحصى من الأسباب. |
Kötülük bu haritayı bir sürü sebeple istiyor olabilir. | Open Subtitles | يريد الشيطان هذه الخريطة لعدد لايُحصى من الأسباب. |
Basit mantık bu iş için yeterli olur. bu haritayı kullanarak başlayacağız. | Open Subtitles | أعتقد أني سأستهل في استخدام هذه الخارطة. |
Okuyamıyorum bunu. bu haritayı okuyamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني قراءة هذا لا يمكنني قراءة هذه الخارطة |
Neyse, yüce Tanrı bu haritayı yolumuza çıkardı. Kesin birşeyler buluruz. | Open Subtitles | لقد وَضعَ الله هذه الخريطةِ في طريقِنا، أَعتقدُ بأنّنا سَنَجِدُ شيءَ ما. |
babam bu haritayı kendisi yapmıştı. | Open Subtitles | صنع ابُّي هذه الخريطةِ بنفسه. |
Babamın çalışma odasında bu haritayı buldum. Leon, bu ölmeden önce çalıştığı bölüm mü? | Open Subtitles | لقد وجدت هذه الخريطه فى اوراق ابى |
Orta Dünya'da bu haritayı okuyabilecek az sayıdaki kişiden birinin huzurundasın. | Open Subtitles | إنّك في حضرة واحد من قلائل ساكني الأرض الوسطى الّذين يستطيعون قراءة تلك الخريطة |