Biz TEDcilerin bu krizle ilgili ne yapacağını görmek için sabırsızlanıyorum. | TED | لا أستطيع الصبر لأرى ما سنفعله بخصوص هذه الأزمة. |
Oval Ofis'te çalışmanız, bu krizle başa çıkabilme yeteneğimiz hakkında daha büyük bir güven duygusu sergileyecektir. | Open Subtitles | العمل من المكتب البيضاوي ربما يشكل مظهراً للثقة بالنفس في التعامل مع هذه الأزمة |
Hâlâ zamanımız varken birlik olup bu krizle göğüs göğse yüzleşelim. | Open Subtitles | و الآن و طالما يتوفر الوقت علينا أن نتحد معاً لنواجه هذه الأزمة مباشرة |
bu krizle karşı karşıya gelince, David Miscavige bir strateji buldu. | Open Subtitles | فى مواجهة هذه الأزمة, قام (ميسكافيج) بوضع استراتيجية. |