Başka bir deyişle, bu maddeler sadece katilin parmak izinde var. | TED | بمعنى آخر، هذه المواد موجودة فقط في بصمة القاتل. |
Unutmayın ki, bu maddeler 3 milyar yılın kalite garantisini taşıyor. | TED | تذكّر، هذه المواد تحمل ضمان للجودة عمره ثلاثة مليارات سنة. |
Ama bu maddeler tarımsal yan ürünlerden yetişiyor, petrolden değil. | TED | لكن هذه المواد تنموا من المخلفات الزراعية، وليس البترول. |
Ve bu maddeler çok bereketli olduklarından, çok fazla yerde bulunabildikleri için, bu maddeyi bulacağınız bir yer daha var, stirolen , benzinden yapılan bir madde, kanserojen olarak bilinir. | TED | ولأن هذه المواد متوافرة جدا، لأنّها موجودة في أماكن عدّة، هناك مكان آخر ستجد فيه هذه المادّة، الستايرين، المصنوعة من البنزين ، وهي مادة مسرطنة معروفة. |
bu maddeler de balıkların etlerinde birikiyor. | Open Subtitles | وتتراكم هذه المواد في لحم السمك أيضًا. |
Aslında, günümüzde biyolümünesansla ilgilenen insanların pekçoğu bu maddelerin kimyasal yapısına eğilmiş durumda, çünkü bu maddeler antibakteriyel madde geliştirmeden tutun da kanser ilaçları geliştirmeye, hatta Mars'ta yaşam olup olmadığını test etmeye, bizim ORCA'da kullandığımız gibi sularımızdaki kirli maddelerin tesbitine kadar pekçok yerde kullanılıyor. | TED | في الواقع، اغلب الناس الذين يدرسون الأضاءة الحيوية اليوم يركزون على الكيمياء لان هذه المواد الكيميائية اثبتت انها قيمة بشكل لا يصدق في تطوير عوامل مضادة للبكتيريا، ادوية مكافحة للسرطان، إختبار وجود حياة في المريخ، كشف الملوثات في مياهنا، هكذا نستعملها في اوركا. |