Yakın zamanda, bir müzede, Bu resmin önünde bir terörle mücadele ekibiyle birlikteydim. | TED | في الآونة الأخيرة، كان لديّ مجموعة من مسؤولي مكافحة الإرهاب في متحف يقفون أمام هذه اللوحة. |
Yani, Bu resmin düzgün bir başlığı bile yok. | TED | لذا، أعني، هذه اللوحة ليس لها حتى عنوان مناسب |
Bu resmin herkesin görmesi için çerçevelenmesi gerek. Beklemeye ne hacet? | Open Subtitles | كيف باستطاعتنا ان ننتظر لحظة اطول لروية هذه اللوحة باطار ومعلقة ليراها الجميع |
Önceden adamı görmüştü, siyahi görmüştü, gitarı görmüştü ama Bu resmin roman tasvirini ayrı olarak yaptı. | TED | هي رأت رجل من قبل ورأت اللون الأسود من قبل ورأت جيتار من قبل لكنها ذاتياً أنتجت وصفها الجديد عن هذه الصورة |
Bu resmin bir arkadaşın oturma odasında çekildiğini anımsıyorum. | TED | تبيّن لي أن هذه الصورة مأخوذة في صالة منزل صديقي. |
Yani Bu resmin göstermediği şey uzayda varlığını bildiğimiz bütün gezegenler. | TED | إذاً، ما لا تُظْهره لكم هذه الصورة هو كل النجوم التي نعلم بتواجدها في الفضاء الخارجي. |
Bu resmin bir başkasına ait olduğunu duyunca çok... | Open Subtitles | عندما سمعت ان هذه اللوحة تنتمي لشخص آخر كنت |
Fakat Bu resmin üzerinde büyümesi binlerce yıl alan, bir kalsit tabakası ve katmanlaşma var. | Open Subtitles | لكن على هذه اللوحة طبقة من الكالسيت و التحجير التي تستغرق آلاف السنوات لتتكون |
Madam, Bu resmin size ait olduğunu mu söylediniz? | Open Subtitles | يا سيدتي، أتقولين أنّ هذه اللوحة تعود لك؟ |
Ayrıca Bu resmin 1962 yılında yapılmış olması gerekiyor. | Open Subtitles | وملاحظة، يُفترض أن تكون هذه اللوحة من عام 1962. |
Bu resmin parçalanmasına karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا أن هذه اللوحة يجب تدميرها |
Bu resmin arkasındaki hikâye bu. | Open Subtitles | وتلك هي قصّة هذه اللوحة. |
Ve Bu resmin mesajı ise... | Open Subtitles | ورسالة هذه اللوحة هي ابتعديعنطريقي" |
Bu resmin öznesi sizsiniz. | Open Subtitles | أنتِ موضوع هذه اللوحة |
Ve Bu resmin onunde gorebilirsiniz, burasi donusturulmeyen alanlardan birtanesi. | TED | ويمكنكم أن تروا في مقدمة هذه الصورة انه اخر منطقة صامدة |
Oğlumun Bu resmin arkasını imzalamasını sağla. | Open Subtitles | لكني أحتاج دليلاً أحضر توقيع أبني على ظهر هذه الصورة |
- Bu resmin süper. | Open Subtitles | هذه الصورة من أنت متأكد من هو مشبع بالبخار. |
Bir şekilde Bu resmin bir kopyası basına sızdırılmış. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى، تسربت نسخة من هذه الصورة للصحافة |
Kontrollerimiz sonucunda Bu resmin geçen yıldan çalıntı bir resim olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لقد راجعنا السجلات، ويبدو أن هذه الصورة سرقت العام الماضي |
Bu resmin ortaya çıkması uzun zaman almış görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنهم استغرقوا وقتاً طويلاً ليلتقطوا هذه الصورة |
Bu resmin bende kalmasına pek istekli değildi. | Open Subtitles | لم يكن مرتاحا بوجود هذه الصورة معي |