bu sevgiyi tadan biri olarak kendimi kutsanmış addediyorum. | Open Subtitles | إني أعتبر نفسي مباركه بأن أكون أنا من إستقبلت ذلك الحب |
bu sevgiyi nerede bulabilirsin, Peyton? | Open Subtitles | لذا اين ستجدين ذلك الحب, بايتون ؟ |
- Çünkü eğer beni sevdiyse ve zamanının bir dakikasını bile bana ayırmadıysa o zaman sevgisi hiçbir şey ifade etmiyor ve ben bu sevgiyi istemiyorum. | Open Subtitles | - لأن لو استطاع أن يحبّني - بدون أن يعطيني دقيقةً واحدة من وقته عندها لا يعني ذلك الحب شيئاً ولا أريد هكذا حب |
Ve bu sevgiyi sohbet odalarımızda, kulüplerimizde, barlarımızda ve toplum merkezlerimizde öğrendik. | TED | كما تعلّمنا أن هذا الحب هو غرف الدردشة الخاصة بنا، في نوادينا وحاناتنا ومراكزنا الإجتماعية. |
Ama iş hakkında düşünmek bu sevgiyi öldürüyordu, kişisel hayatımı da öyle. | TED | ولكن اجتراره كان يدمّر هذا الحب وكان يدمر أيضًا حياتي الشخصية. |
Sizin suçunuz yoktu ama bu sevgiyi görmediniz. | Open Subtitles | إنه لم يكن خطأ منك و لكنك لم تحصلى على هذا الحب |
Eminim baban kendince seni sevmiştir. Ama bu sevgiyi ifade edecek bir yol bulamamıştır. | Open Subtitles | لكنه لم يعرف كيفية التعبير عن ذلك الحب |
İtiraf edeyim bu sevgiyi görmezden geldim. | Open Subtitles | أعترف بأني تجاهلت ذلك الحب. |
bu sevgiyi benimle paylaşıyor. | Open Subtitles | انه يشاركني ذلك الحب |
bu sevgiyi benimle paylaşıyor. | Open Subtitles | انه يشاركني ذلك الحب |
Eğer bu sevgiyi bir kıza vermiş olsaydın, o kız sana âşık olurdu. | Open Subtitles | لو أن فتاة رأت منك هذا الحب سوف تقع فى غرامك مباشرة |
bu sevgiyi hem bir erkekle hem de bir kadınla ifade edebilmek istiyorum. | Open Subtitles | و أريد أن أعبر عن هذا الحب مع رجل و امرأة سوياً |
Yakışıksız olarak görülmeyecekse sana söylemek istediğim şey, Bess, sen bu sevgiyi ve bağlılığı kendi hayatında gösterdin. | Open Subtitles | إذا لم يكن من غير الملائم "أن أقول أنّك يا "بيس قد أظهرتِ هذا الحب والإلتزام في حياتك |