Aman Tanrım, sanırım bu yüzden onu yok etmeye çalışmamı istemiyor. | Open Subtitles | أوه ، يا إلهي ، لهذا لم تردني أن أقضي عليه |
Son haftalarda bu yüzden onu görmeye gelmedin. Gözünden düşersin sandın. | Open Subtitles | لهذا لم تأتي لزيارته بالأسابيع الأخيرة، ظننت أنه سيُقلل من قدرك |
İşte tam da bu yüzden onu eve götüremeyiz. | Open Subtitles | لهذا السبب لا يجب علينا أن نأخذه إلى المنزل |
bu yüzden onu üç parçaya bölmüş ve her birini farklı bir yere gizlemiş. | Open Subtitles | ولذا كسرها إلى ثلاثة أجزاء. وخبأ كلاً منها في مكان مختلف. |
- Evet. bu yüzden onu asla terk edemem. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني لا أستطيع أبداً أن أتركها |
bu yüzden onu insanların görebileceği bir yere götürdü. | Open Subtitles | لذلك وضعها في مكان مرتفع لكي يستطيع الناس رؤيتها بسرعة |
bu yüzden onu göndermeye çalışıyorsun. Sinbad! | Open Subtitles | لهاذا تريده أن يرحل |
bu yüzden onu da getirmeyi seviyorum. Karakteri iyi yargılar, benim Susann'ım. Değil mi yavrum? | Open Subtitles | لهذا السّبب فأنا أحبّ أن أحضرها هنا معي (إنّه حُكمٌ جيّد على الشّخصيّة يا عزيزتي (سوزان |
bu yüzden onu eski işten uzak tutup, ...yeni işte yetki veriyorum. | Open Subtitles | لهذا سأبقيه بعيدا عن أعمالنا القديمة.. و سأوليه الأعمال الجديدة ,موافقة ؟ |
bu yüzden onu BT ve MR'da göremedik. | Open Subtitles | لهذا لم يظهر بالتصوير المقطعي أو صورة الرنين المغنطيسي |
bu yüzden onu elinizden kaçırmamalıydınız. | Open Subtitles | لهذا لم يكن عليك أن تسمح له بالهروب منذ البداية |
Belki de bu yüzden onu bulamamışsındır. O bulunmak istemiyordur. | Open Subtitles | ربّما لهذا لم تجدها، إنّها تأبى أن يتم إيجادها. |
bu yüzden onu gazetecilerle konuşturmuyoruz. | Open Subtitles | لهذا السبب لا نتركه يتحدث للصحافة |
bu yüzden onu SeaWorld'e götürmüyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب لا آخذها إلى عالم البحار. |
Burada şu an. bu yüzden onu bir türlü bulamadık. | Open Subtitles | إنه هنا، لهذا السبب لا يمكننا إيجاده |
bu yüzden onu üç parçaya bölmüş ve her birini farklı bir yere gizlemiş. | Open Subtitles | ولذا كسرها إلى ثلاثة أجزاء. وخبأ كلاً منها في مكان مختلف. |
bu yüzden onu Sean için seçtim. | Open Subtitles | حسنا، هذا هو السبب في أنني التقطت لها لشون، |
bu yüzden onu arkadaşlıktan çıkardım. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني قمت بإلغاء الصداقة معها |
bu yüzden onu görmeni istemiyordum. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني لم يريدون لك أن ترى له. |
bu yüzden onu dolaba sıkıştırdı ve kaçtı. | Open Subtitles | لذلك وضعها بالخزانـة، وهرب. |
bu yüzden onu göndermeye çalışıyorsun. Sinbad! | Open Subtitles | لهاذا تريده أن يرحل |
bu yüzden onu da getirmeyi seviyorum. Karakteri iyi yargılar, benim Susann'ım. | Open Subtitles | لهذا السّبب فأنا أحبّ أن أحضرها هنا معي (إنّه حُكمٌ جيّد على الشّخصيّة يا عزيزتي (سوزان |
bu yüzden onu eski işten uçak tutup, ...yeni işte yetki veriyorum. | Open Subtitles | ..لهذا سأبقيه بعيدا عن أعمالنا القديمة و سأجعله مسؤولا من الأعمال الجديدة |