Bu yolculuğa başladığım zaman annemin beni artık sevmediğini düşünüyordum. | Open Subtitles | عندما قمت بهذه الرحلة ظننت أن أمي لم تعد تحبني |
Ancak Bu yolculuğa devam etmemiz ve insanlara anlatmamız, ve bunun işe yarayacağını kanıtlamamız gerekiyor." | TED | ولكن علينا المضي قدما بهذه الرحلة وعلينا ابلاغ الناس وعلينا الاثبات لهم بانه يمكن تحقيقه |
Belki de şimdiye kadar, bir yüzyıldan fazla süredir Bu yolculuğa kimsenin kalkışmamasının sebebi kimsenin denemek için yeterince aptal olmamasıydı. | TED | لعل السبب في عدم قيام أحد بمحاولة القيام بهذه الرحلة إلى الآن، لأكثر من قرن هو أنه لا أحد بالغباء الكافي ليحاول. |
Demek Bu yolculuğa hazırsınız, Bayan Darrow? | Open Subtitles | هل أنتِ مستعدة لهذه الرحلة يا أنسه أن دارو؟ |
Ve bu anma gününde benimle Bu yolculuğa çıktığınız için sizlere teşekkür ederim. | Open Subtitles | إذًا في هذا اليوم من التفكير أشكركم على مضيكم في هذه الرحلة معي |
Bu yolculuğa tek başıma çıkmamam gerekiyor. | TED | ولم أقصد بذلك أن أذهب في تلك الرحلة وحدي. |
On yaşındaki halimin Bu yolculuğa katılması gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | لم اخطط ان تعود شخصيتي العشر سنوات بهذه الرحلة |
Çünkü seni nereye götürürse götürsün, bilimin yol gösterdiği Bu yolculuğa inanıyorsun. | Open Subtitles | لأنك تؤمن بهذه الرحلة للسعي وراء العلم، بغض النظر إلى أي مكان ستفضي بك؟ |
Tarihte bizden önce Bu yolculuğa kalkışan dokuz kişiden hiçbiri kutba gidip geri dönemedi ve beşi bu süreçte hayatını kaybetti. | TED | ما بين التسعة أشخاص عبر التاريخ الذين حاولوا أن يقوموا بهذه الرحلة قبلنا، لم يتمكن أحد من الذهاب إلى القطب ثم العودة، وخمسة لقوا حتفهم في الرحلة |
- Bu yolculuğa çıktığımıza sevindim. | Open Subtitles | انا سعيدة جدا اننا ذهبنا بهذه الرحلة |
Bu yolculuğa çıkmak istiyordur. | Open Subtitles | إنه بحاجة للقيام بهذه الرحلة |
Bu yolculuğa birlikte devam etmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نذهب بهذه الرحلة |
Bu yolculuğa bu yüzden kaydoldum. Çünkü teknenin sahibi bana inanıyor. | Open Subtitles | لهذا السبب انضممتُ لهذه الرحلة لأنّ مالك هذا القارب يصدّقني |
Sizi Bu yolculuğa hazırlamak ve donatmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız Bayan Cuddy. | Open Subtitles | سنفعل كل شي بوسعنا واعدادك لهذه الرحلة , سيدة كادي |
Bu yolculuğa gelmemin sorun olmayacağını düşünüyordum ama... | Open Subtitles | ، لقد اعتقدت حقاً انه لا مانع ...من قدومي لهذه الرحلة ، لكن |
Sizlere teşekkür ediyorum kahin hayal gücünüzle hep beraber dünyaninin şekillenmesine güç verdiğiniz için ve sizleri Bu yolculuğa davet ediyorum. | TED | لذا أشكركم على الخيال الرسالي لتصور تشكيل عالم جديد لنا جميعاً، وأدعوكم للذهاب في هذه الرحلة معنا. |
Ben bu işe uzun vadeli girdim ve eğer siz de benimle Bu yolculuğa çıkarsanız büyük onur ve gurur duyarım. | TED | سأكون في هذا العمل على المدى الطويل وسأكون مُكرماً بشدة ومتشوق اذا جئتم الى هذه الرحلة معي. |
Şimdi düşünüyorsunuz ki, Bu yolculuğa devam edebilirim. | TED | لذا ستعتقدون، حسناً، إذاً، أستطيع أن أكمل هذه الرحلة |
# Cehenneme gitmek isterseniz Bu yolculuğa çıkın # | Open Subtitles | إذا أردت الذهاب للجحيم فعليك أخذ تلك الرحلة |
O yüzden bir şekilde Bu yolculuğa değecek bir şeyler yapmamız gerek. | Open Subtitles | لذا علينا ان نكتشف طريقة لجعل تلك الرحلة مفيدة بطريقة ما |
Sadece bir kasabayı yeniden inşa etmekle kalmayıp insanlığı da yeniden inşa edeceğimiz geleceğe yapacağımız Bu yolculuğa. | Open Subtitles | تلك الرحلة للمستقبل حيث يمكننا إعادة بناء ليس مدينة فقط |
Bu yolculuğa çıkacağım derken onunla beraber mi gidiyorsun? | Open Subtitles | ألهذا أنت ذاهبة في هذه السفرة أنتِ ذاهبة معه؟ |