Nathan öldürüldükten ortaya sonra çıkmaya korkmuş senin de bulaştığını sanmış. | Open Subtitles | كان خايف بعد قتل نات ..وكان متخيل ان انت كمان متورط |
Bayağı büyük işlere bulaştığını söylüyorlar, baba. Fotoğraflar var ellerinde. | Open Subtitles | يقولون أنك متورط في شيء خطير يا أبي, لديهم صوراً |
Yıl 1980 değil. Artık hepimiz HİV'in nasıl bulaştığını biliyoruz! | Open Subtitles | لسنا بعام 1980 نعرف كيف ينتقل نقص المناعة |
Eddie Reyes'la ilgili bir şeye bulaştığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد انها تورطت في شيءِ ما مَع إدي رييس. |
Bak, bu işe nasıl bulaştığını bilmiyorum, ama kardeşim bir terörist değildir. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف تورط في كل هذا، ولكن أخي بريء. |
Neye bulaştığını bilmiyorum ama bir taraf onu yakalayacaksa, FBI olacak. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي ورط نفسه به، ولكن إن كان هناك من سيقبض عليه فسيكون مكتب التحقيقات الفيدرالي |
Neye bulaştığını bilmiyorsun, evlat. | Open Subtitles | أنت لا تعرف ما ورطت نفسك فيه يا بني |
Nasıl bir işe bulaştığını bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما أنت متورط بهِ، ولا أريد أن أعرف. |
Bugün öğleden sonra kocanın bazı işlere bulaştığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ بعد ظهر اليوم أن زوجكِ متورط فى شيئاً ما |
Kirli işlere bulaştığını gördük. | Open Subtitles | أعني، لقد رأيناه متورط في عمليات مشبوهة. |
Onun Milli Güvenliğe zarar verecek bir işe bulaştığını sanıyor. | Open Subtitles | يعتقد أنه متورط في أمر يهدد الأمن القومي |
Sanırım baban bu işe bulaştığını anladı. | Open Subtitles | يعني أن أباك لديه فكرة جيدة لذلك أنت متورط |
Muhtemelen uyuşturucuya bulaştığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد بأنه من المحتمل أن يكون متورط في قضية مخدرات |
Yıl 1980 değil. Artık hepimiz HİV'in nasıl bulaştığını biliyoruz! | Open Subtitles | لسنا بعام 1980 نعرف كيف ينتقل نقص المناعة |
Virüsün bu türünün solunum yoluyla bulaştığını varsayarsak süper bulaştırıcı olarak adlandırdığımız ilk hastaları göz önüne aldığımızda önümüzdeki 12 ila 24 saat içinde hastanedekilerin %20'si ölecek. | Open Subtitles | و بافتراض أن هذا المرض بالتحديد لا ينتقل عبر الهواء وحسب بل لا نستطيع أن نعرف المصاب إلا بعد أن تظهر كامل الأعراض |
Ne tür olduğunu yahut nasıl bulaştığını bilmediğim bir hastalık olduğunu düşünüyorum." | Open Subtitles | "بل أؤمن بكونه مرضاً لا أدرك كنهه. "أو الكيفية التي ينتقل بواسطتها." |
Bu herife nasıl bulaştığını hala aklım almıyor ya. | Open Subtitles | لم أفهم حتى الآن كيف تورطت مع ذلك الرجل. |
Neyden kaçtığını ya da neye bulaştığını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أُريد أن أعلم مما كانت تهرب، ومانوع المشاكل التي تورطت بها. |
Bu işe nasıl bulaştığını sormuyorum bile. | Open Subtitles | لن أسألك حتى كيف تورطت في هذا. |
Bazı tehlikeli insanlara bulaştığını, ne kadar az şey bilirsem, benim için o kadar iyi olacağını söyledi. | Open Subtitles | أخبرني أنه تورط مع بعض الناس الخطيرين، وكلما عرفت أقل، كلما كان أفضل |
Neye bulaştığını bilmiyor. | Open Subtitles | ليس لديها أي فكرة عما تورط نفسها فيها |
Neye bulaştığını bilmediğine bile eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه لم يعلم ما الذي ورط نفسه فيه. |