"bulabilmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • لإيجاد
        
    • للعثور
        
    • لتجد
        
    • لايجاد
        
    • لأجد
        
    • لإيجاده
        
    • باحثاً
        
    • بحثا عن
        
    • نستطيع إيجاد
        
    Kayıp oyun taşlarını bulabilmek için ilk fırsatta cezaevi müdürü ile konuşacağım. Open Subtitles سأخاطب المأمور بأوّل فرصة تتاح لي لإيجاد بعض قطع اللعبة المفقودة، اتفقنا؟
    Kayıp oyun taşlarını bulabilmek için ilk fırsatta cezaevi müdürü ile konuşacağım. Open Subtitles سأخاطب المأمور بأوّل فرصة تتاح لي لإيجاد بعض قطع اللعبة المفقودة، اتفقنا؟
    Cevap bulabilmek için yalınlık üzerine bir kitap satın almıştım. TED اشتريت كتابًا يتحدث عن البساطة في محاولة للعثور على إجابات.
    En iyi hediye fikirlerini bulabilmek için interneti ve mağazaları taradık. Open Subtitles لقد جلبهم لل الإنترنت والمحلات التجارية للعثور على أفضل هدية الأفكار.
    Bahse girerim sevebilecegin bir seyler bulabilmek için büyüteçle bakmak zorunda kalmissindir. Open Subtitles أراهن أنه كان عليك أن تبحث بالنظارات المكبرة لتجد شيئاً تحبه فيّ
    Ve barışçıl bir çözüm bulabilmek için ne gerekiyorsa, yapmaya hazırım. Anlaştık. Open Subtitles و بما أننى رجل منطقى فأنا جاهز لعمل كل ما هو ضرورى لايجاد حل سلمى لهذة المشكلة
    Bunu bulabilmek için derin su korkumu yenmem gerekti. TED و قد كان عليّ أن اتغلب على خوفي من المياة العميقة لأجد واحدة منها
    Umarım onu bulabilmek için Artax Ağını kullanmak yeterli olur. Open Subtitles و آمل ان يكون هذا كافي لإستخدام شبكة أرتاكس لإيجاده
    O burada ve... seni bulabilmek için zaman kaybediyor. Open Subtitles إنه هنا، يضيع وقته باحثاً عنك في الوقت الحالي
    Burada yaşayan insanların çoğunluğu; ya kıyı köylerde balıkçılık yaparak yaşıyorlardı, ya da göçebelerdi, çevrede su bulabilmek için dolaşıyorlardı. TED معظم الناس الذين عاشوا هنا سواء على الساحل او في القرى او صيد الاسماك او البدو الذين يتنقلون في الجوار بحثا عن الماء.
    Herkesin umudu, belki de Dünya'mıza benzer bir gezegen bulabilmek üzerine. Open Subtitles ما يتمناه الجميع هو أننا لربما نستطيع إيجاد شيءٍ مشابه لما يوجد لدينا هنا على الأرض
    Yeterli yiyecek bulabilmek için sazlıktan sazlığa hareket etmek gerekir. Open Subtitles لإيجاد الطعام، ينبغي بك الترحال من غور قصبٍ إلى آخر
    Zayıf noktasını bulabilmek için zaman kazanmaya çalıyordum, ama hiç olmadığını düşünmeye başlıyorum. Open Subtitles إعتقدت بأني يمكن أن أكسب بعض الوقت لإيجاد نقطة ضعفه لكن بدأت أعتقد أنه ليست لديه نقطة ضعف
    Yeşil kuşakta ki Dünya benzeri gezegenleri bulabilmek için şu an ki en iyi fikir soğumuş, sönükleşmiş yıldızların çevresine bakmaktır. Open Subtitles في الوقت الراهن ، أفضل أمل لدينا لإيجاد كوكب شبيه بالأرض قابل للسكن هو البحث حول النجوم الباردة خافتة الضوء
    Buna cevap bulabilmek ve bu ülkeye has hayvanların geleneksel kültürlerle uyum içinde nasıl yaşayabildiğini öğrenmek için ülkenin kalbinden çok uzaklara doğru yöneliyoruz. Open Subtitles لإيجاد الأجوبة، نحن سنسافر إلى الارض البعيده المتناوله في الوسط لرؤية الثقافاته التقليدية ومخلوقات فريدة تعمل اليوم.
    Gerçek aşka giden yolu bulabilmek için, karşılıklı anlayış ve hoşgörü gereklidir. Open Subtitles يستغرق التسامح والتفاهم للعثور على قناة الحب الحقيقي
    Anne ayılar, yemek bulabilmek için yavrularını karın erimeye başladığı aşağıdaki kıyılara götürmeli. Open Subtitles للعثور على الطعام، يجب أن تقود الأمّهات أشبالها للأسفل للساحل حيث سيكون الثلج في مرحلة الذوبان بالفعل
    Kardeşime şifa bulabilmek için şirin ama mumyalanmış bir adam olan Doktor Patmosis'i bulmaya Peru'ya değil Mısır'a gitmiştim. Open Subtitles لعلاج أختي ذهبت إلى مصر وليس بيرو للعثور على الطبيب باتموسس لكنه محنط
    Başka bitkilerin kalabalık ormanda ışık bulabilmek için farklı yöntemleri var. Open Subtitles نباتات أخرى لها إستراتيجيات أخرى لتجد حاجتها من الضوء في الغابة المزدحمة
    Bir yere ait olmak için, kendine bu dünyada bir yer bulabilmek için. Open Subtitles لتنتمي لمكان ما , لتجد مكانك في هذا العالم
    Ve barışcıl bir çözüm bulabilmek için ne gerekiyorsa, yapmaya hazırım. Open Subtitles و بما أنني رجل منطقي فأنا جاهز لعمل كل ما هو ضروري لايجاد حل سلمي لهذه المشكله
    Ve barışçıl bir çözüm bulabilmek için ne gerekiyorsa, yapmaya hazırım. Open Subtitles و بما أننى رجل منطقى فأنا جاهز لعمل كل ما هو ضرورى لايجاد حل سلمى لهذة المشكلة
    Bunun gibi bir çift bulabilmek için bütün dükkanları gezmek zorundayım. Open Subtitles سأضطر للذهاب لكل المتاجر بمقاطعة السروايل لأجد مثله
    Dürüst olmak gerekirse, onun ofisine, beni onunla aldattığına dair bir kanıt bulabilmek için girmiştim. Open Subtitles بصراحة لقد إقتحمت مكتبه لأجد دليلا على أنك تخونيني معه
    bulabilmek için gördüklerinin ötesine bakmalısın. Open Subtitles لإيجاده يجب أن تنظر ما بعد الذي تراه ماذا المفروض أن يعني هذا الهراء؟
    O burada ve... seni bulabilmek için zaman kaybediyor. Open Subtitles إنه هنا، يضيع وقته باحثاً عنك في الوقت الحالي
    Aç çiftçiler yemek bulabilmek için şehre akın ediyor. Open Subtitles تجويع الفلاحين تتدفق الى المدينة بحثا عن الطعام.
    Tüneli bulabilmek için göçmenlerin hangi bölgeden uzak durduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. Open Subtitles الآن نحن نحاول إيجاد المناطق القريبة التي تحتوي المهاجرين لذا نستطيع إيجاد النفق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more