bulduğumuz şey, taşma noktasına önümüzdeki on yıl içinde ulaşacağımız. | TED | اكتشفنا أن نقطة التحول تلك على بعد عقد من الزمن. |
bulduğumuz şey ise, geniş bir veriye sahip olduğumuzda küçük miktarlara sahip olduğumuz zaman yapamadığımız şeyleri temel olarak yapabilmemizdir. | TED | اكتشفنا أنه عند امتلاكنا بيانات ضخمة، يمكننا القيام بأمور لم يكن بإمكاننا القيام بها عندما كانت البيانات أقل. |
Fakat bulduğumuz şey, onların 3 boyutlu modelin akışkanlığından hoşlanmalarıydı. | TED | ولكن ما وجدناه أنهم حبون سلاسة النموذج الثلاثي الأبعاد |
Dinin hukuktaki yeri ve dinin toplumdaki yeriyle alakalı bulduğumuz şey, ortada kadınların bir fikir birliğinin olmamasıdır. | TED | ما وجدناه حول دور الدين في القانون ودور الدين في المجتمع هو أنه لا يوجد إجماع أنثوي. |
Yani, bulduğumuz şey şuydu: Triptofan düşük olduğunda, insanlar adaletsiz davranıldıklarında öç almaya daha meyilliydiler. | TED | و بالتالي وجدنا, انه عند انخفاض التربتوفان الناس يصبحون اكثر عرضه للأنتقام عندما يعاملون بشكل غير عادل |
bulduğumuz şey, kralların daha çok şifalı ipekotunu tercih ettiğiydi. | TED | ما نجده هو أن فراشات الملوك تفضل بشدة الصقلاب الطبية. |
bulduğumuz şey ise, bir plan ve doğru insanlar yardımıyla yaşam kalitesinin yüksek tutulabileceğiydi. | TED | ما وجدناه هو أنه، مع وضع خطة والأشخاص الصحيحون، نوعية الحياة يمكن أن تظل عالية. |
Rakamları farklı ele aldığımızda ve Beceri seviyelerine ayırıp hesapladığımızda bulduğumuz şey: yüksek-kalifiye elemanlar için daha şiddetli bir düşüş, ve düşük-kalifiye işçiler için de bir miktar fazlalık. | TED | وقد قمنا بتفكيكها وقسمناها إلى مستويات مختلفة من الكفاءات، وقد اكتشفنا أن العجز سيكون أكبر بالنسبة لفئة الكفاءات العالية مع فائض جزئي في فئة المهارات العادية. |
Bu noktada, biliyorum ki tereddüt sizi öldürmüyor çünkü size çıktının ne olduğunu söyledim ancak zamanla bulduğumuz şey dünya genelinde 200 projeden sonra -bu 20 veya daha fazla ülkeyi kapsıyor- özünde biz bu turnuvaların yaklaşık yüz binini yönettik ve hiç şaşırtıcı değil ki tüketici ihtiyaçlarını anlamak için cinsiyet çok nadiren en öngörücü şeydi. | TED | أعلم أنكم لستم متشوقين الآن، لأنني أخبرتكم بالنتيجة، لكننا اكتشفنا مع الوقت، بعد 200 مشروع عالميّ شملت 20 بلداً أو أكثر، شاركنا أساساً في 100 ألف مسابقة منها، لم نفاجأ بأن الجنس ليس أفضل ما يساعدنا لفهم احتياجات المستهلك. |
- bulduğumuz şey buydu. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا بعض الأمور |
(Kahkahalar) Gördüğünüz gibi bulduğumuz şey şu, gerçekliğin bizi şekillendirmesine gerek yok, beyninizin dünyaya bakışınızı belirleyen lensler gerçekliğinizi şekillendiriyor. | TED | (ضحك) انظرو ماذا اكتشفنا, ليس بالضرورة أن الواقع هو الذي يشكلنا لكن العدسة التي ينظر بها عقلك إلى العالم هي التي تشكل واقعك |
Ve bu ve benzeri pek çok ölçüm yöntemini kullanarak bulduğumuz şey şu ki, aslında elimizdeki bilim, bu durumu çok erkenden teşhis edebiliyor. | TED | وباستخدام هذه الأنواع من الأدوات, وأخرى كثيرة, ما وجدناه كان أن العلم يستطيع, في الحقيقة, التعرف على هذه الحالة مبكرا. |
Yeni, inovatif öğretim yöntemleri aramaya başladık. Ancak bulduğumuz şey oldukça hayal kırıcıydı. | TED | لذا بدأنا بالبحث عن مبادئ جديدة، مبتكرة في التدريس، ولكن ما وجدناه كان مخيباَ للآمال تماماَ. |
İnsanlar Kaliforniya'yı bir temiz enerji ve iklim lideri olarak görüyor, fakat verilere baktığımızda bulduğumuz şey şu ki aslında Kaliforniya 2000 ile 2015 arasında ulusal ortalamadan daha yavaş bir şekilde emisyonları azaltıyor. | TED | يعتقدُ الناس أن كاليفورنيا رائدة في الطاقة النظيفة والمناخ، ولكن عندما نظرنا في البيانات، في الواقع، ما وجدناه هو أن، قلّصت كاليفورنيا الانبعاثات ببطء أكثر من المعدل القومي، ما بين عامي 2000 و 2015. |
Ve biz kimlerin yaşadığını biliyoruz. Permian devrinin sonunda, birçok kütlese yok oluşta bulduğumuz şey: isorenieratene adlı molekül. Çok özgün bir şey. | TED | ونعرف ما كان هناك. في نهاية العصر البرمي، على أطراف العديد من هذه الانقراضات الجماعية، هذا ما وجدناه: آيزورينياراتين. هو متعلّق بذلك العصر. |
bulduğumuz şey ise, biyolojik renkler içermemesine rağmen, sağlıklı bir resifin hala beyaz ve pembe renklerini tercih ettiğiydi. | TED | وجدنا أن المرجان، وبدون تدخل بيولوجي، ما زال يفضل اللونين الأبيض والزهري: ألوان الشعاب المرجانية السليمة |
Her şeyden önce, fan panelinde bulduğumuz şey kurumuş kan, saç falan mı? Kan, aslında çoğunlukla ketçap ve yemek ve şu kıllar da kısa fırça kılları. | Open Subtitles | أولا، المادة التي وجدنا على النصير النصل، الدمّ المجفّف وشعرات فروة الرأس؟ |
Burada çarpıcı bulduğumuz şey, dudaklardaki kas hareketlerinin aynı yoğunlukta olması. | Open Subtitles | بخصوص طبيعة هذا التعبير و المدهش أننا وجدنا أن عمل العضلة على الشفتين تقريباً بنفس القوة |
Buna baktığımızda ise, bulduğumuz şey, bu hastalıkların ön-izleme yapılmasının çok zor oluşu. | TED | عندما نلقي نظرة أخرى، ما نجده أيضا أنه من الصعب جدا فحص هذه الأمراض. |