On yıldan fazladır Alzheimer için tedavi bulmaya çalışan bir bilimadamı takımının parçasıyım. | TED | أعمل مع فريق من العلماء، ولانزال نحاول البحث عن علاج للزهايمرز لأكثر من عقد. |
koyuyor. Ve bir yerlerde, iğrenç saç şekliyle siyah laboratuvar önlüğünün içinde, bir gün hepimizin neslini tüketecek olan hastalıklara tedavi bulmaya çalışan | TED | وهناك طبيب بقصة شعر غريبة ومعطف مختبر أسود اللون يحاول ايجاد دواء للأمراض التي ستقوم يوماً ما بإبادتنا. |
Bu adayı bulmaya çalışan birtakım insanların temsilcisi. | Open Subtitles | إنّها تمثّل بعض الأشخاص يحاولون إيجاد هذه الجزيرة |
Ne yani, dışarıda seni bulmaya çalışan aylak dansçı çetesi mi var? | Open Subtitles | إذاً ، هل هناك مجموعة من الراقصين الهائمين هناك بالخارج يحاولون العثور عليك ؟ |
Tıpkı ayağını bulmaya çalışan yeni doğmuş bir öküz yavrusu gibiydi. | Open Subtitles | لقد كان مثل ياك مولود حديثاً يحاول أن يجد قدمه |
Adayı bulmaya çalışan adam bu. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذي كان يحاول إيجاد الجزيرة |
Yani elimizde her şey için ayrı ilaç bulmaya çalışan bir ilaç sektörü var. | Open Subtitles | فسوف ينتهي بنا المطاف إلى صناعة الدواء التي تحاول أن تجد دواءً لكل شيء. |
Uygitsinci dünyadan kaçan, mutluluğu yalnızca açıklanamayan şeylerde bulmaya çalışan biri... | Open Subtitles | على الطريق المؤدى الى ريبيلليون ؟ هارب من العالم الكئيب يقصد البحث عن السعادة فقط فى هذه الحالة لا يمكن شرحها |
Sanırım hücresel bir seviyesi var ve suyu bulmaya çalışan bir su bitkisi gibi sezgileriyle hareket ediyor. | Open Subtitles | هذا الشيء يتحرك غريزياً على مستوى خليوي , إنها كجذور النباتات , تحاول البحث عن الماء |
Neden bazı insanlar hala kendilerini Birleşik Devletlerde bir yer bulmaya çalışan göçmenler, LGBTQ ve azınlık gruplar tarafından tehdit edilmiş hissediyor? | TED | لماذا ما زال بعض الناس يشعرون بالتهديد من المهاجرين والمثليين والأقليات التي تحاول البحث عن مساحة لها في الولايات المتحدة، تلك المساحة التي يجب أن تكون لنا جميعاً؟ |
Ama eğer yakından bakarsanız, size benzeyen birini görebilirsiniz... kendi yolunu bulmaya çalışan birisini... kendi yerini bulmaya çalışan birisini... kendini bulmaya çalışan birisini. | Open Subtitles | " لكن اذا نظرت جيداً, قد تجد شخصا يشبهك " " شخص يحاول ايجاد طريقه " " شخص يحاول ان يجد مكانه " |
O sadece elması bulmaya çalışan diğer dedektifti | Open Subtitles | انه مخبر يحاول ايجاد الماسة |
O bebeği bulmaya çalışan canavarlar tarafından parçalanmış. | Open Subtitles | مُزقوا إرباً على أيدي وحوش كانوا يحاولون إيجاد تلك الرضيعة |
Bu virüse bir çare bulmaya çalışan Hastalık Kontrol'ün bir üyesini mi öldürdün? | Open Subtitles | أقتلتَ أحد أفراد مركز السيطرة على الأمراض ؟ الذين يحاولون العثور على علاج للفايروس ؟ ... |
Bu adayı bulmaya çalışan bazı insanların temsilcisi, Jack. | Open Subtitles | -إنّها مندوبة قوم يحاولون العثور على هذه الجزيرة يا (جاك) |
İnsanlık yaşlanan bir film yıldızı gibidir. Etrafındaki bütün yeniliklerle boğuşan, daha önce doğru mu anladı diye merak eden ve hala kayıtsızca parlamaya devam etmenin bir yolunu bulmaya çalışan bir yıldız gibi. | TED | إنه نجم أفلام مسن، يتصارع مع جميع الحداثة من حوله، يتسائل ما اذا كان حصل عليها بطريقة صحيحة أولاً. ولا يزال يحاول أن يجد طريقة ليبقى مشرقاً رغم كل شئ. |
Ben oğlunuzu bulmaya çalışan adamım. | Open Subtitles | أنا رجل يحاول أن يجد ابنك. |
Sinemacının filminde İsa Tanrı'yı kamerasıyla bulmaya çalışan bir sinemacı. | Open Subtitles | في فلم صناع الأفلام سيكون المسيح صانع أفلام يحاول إيجاد الإيمان عبر كاميرته |
Özünü bulmaya çalışan "aman ben çok özel bir kadınım" sanatçı imajından kurtulamıyor. | Open Subtitles | الفنانة التي تحاول أن تجد نفسها |