"bulunan bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • يوجد في
        
    • أقدم تقريري إلى
        
    • تقود أنه
        
    Akrep, dünyanın birçok yerinde bulunan bir eklembacaklıdır. Open Subtitles العقرب هو حيوان من فصيلة العناكب يوجد في أنحاء مختلفة من العالم.
    Bu ölü yapraklarda, gübrede ve hatta evlerdeki tozlarda bulunan bir çeşit küftür. Open Subtitles نوع من أنواع العفن يوجد في الأوراق الميتة, والسماد وحتى غبار المنازل.
    Fasciola hepatica. Sıgır cigerinde bulunan bir parazit. Open Subtitles فاشيلا هاباتيكا, إنه حيوان طفيلي يوجد في لحم الكبد
    Hayır, ben sadece mahkemeye tavsiyede bulunan bir doktorum. Open Subtitles لا، لم تخسر، لست قاضياً ومعي هيئة محلفين بل أنا طبيب أقدم تقريري إلى المحكمة
    Kaybetmediniz. Ben hakim ya da jüri değilim. Öneride bulunan bir doktorum. Open Subtitles لا،لم تخسر،لست قاضياً ومعي هيئة محلفين بل أنا طبيب أقدم تقريري إلى المحكمة
    Kratsov olayı için hazırladığın raporda da nadir bulunan bir silahtan bahsetmiştin. Open Subtitles تقاريرك من مسرح الجريمه, تقود أنه نفس الفاعل أيضاَ _ نـــعـــم, سيدى _
    Kratsov olayı için hazırladığın raporda da nadir bulunan bir silahtan bahsetmiştin. Open Subtitles تقاريرك من مسرح الجريمه, تقود أنه نفس الفاعل أيضاَ _ نـــعـــم, سيدى _
    Ağaç damarlarında yetişen bir mantarda bulunan bir tür toksin. Hatta çavdarda bile var. Open Subtitles إنه سم يوجد في الفطريات ينمو في الحبيبات حتى في النبات
    Yerel sivrisineklerde bulunan bir parazit vasıtasıyla yayılan sıtma hızlıca yayılmak ve kan dolaşımını bozmak için kuluçka olarak alyuvar hücrelerini kullanır. TED والذي ينتشر بواسطة متطفل يوجد في نوع من أنواع البعوض المحليّ، تستخدم الملاريا كريّات الدمّ الحمراء كحاضنات لتنتشر بسرعة وبشكلٍ قاتلٍ في الدمّ.
    Bu da ormanda bulunan bir pagan tanrısı. Open Subtitles إنه إله وثني كان يوجد في الغابات.
    Vücutta bulunan bir mineral. Open Subtitles إنّه معدن ، وبطبيعة الحال يوجد في الجسم
    Tükürük bezlerinde bulunan bir enzim. Open Subtitles وهو أنزيم يوجد في الغدد اللعابية.
    Mektubunda bana şöyle yazmıştı, "Anlam, madde aleminde bulunan bir şey değildir; akşam yemeğinde, cazda, kokteyllerde veya sohbetlerde değildir. TED في خطابه إليّ، كتب لي، " إن المعنى لا يوجد في العالم المادي؛ إنه ليس في طعام غداء، ولا في موسيقى الجاز ولا في عصير الكوكتيل، ولا في الوِصال.
    Evde bulunan bir şeyler mi? Open Subtitles هل هذا الشيء يوجد في المنزل؟
    - Örümcek zehirinde bulunan bir aminoasit. Open Subtitles -إنه حمض أميني يوجد في زعاف العنكبوت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more