"bulunduğunu" - Translation from Turkish to Arabic

    • عثر
        
    • تم العثور
        
    • عن وجود
        
    • وُجِدَ
        
    • أنهم وجدوا
        
    Singapur radyosu yanmış bir tekne parçası bulunduğunu söylüyor. Open Subtitles وذكرت الاذاعة ان شخصا عثر على قطعة محترقة من السفينة
    İlk insan fosilinin Afrika'da bulunduğunu biliyor muydunuz? Open Subtitles أتعرفون أن أفريقيا عثر فيها على الأنسان الأول؟
    Keş halde bulunduğunu duyduk, Open Subtitles سمعنا أنه عثر عليها وهي معبأة بالكوكايين
    Biri bana Michael'in cesedinin nasıl bulunduğunu gösterdi, fakat yanlış bir şeyler var. Open Subtitles شخصٌ ما أراني كيف تم العثور على جسد مايكل ولكن شيء ٌ ما خطأ
    Amerikan kıyılarının 150 km. ötesinde Sovyetlere ait nükleer saldırı füzeleri... bulunduğunu bildirdi. Open Subtitles بعد الإعلان عن وجود الصواريخ النووية السوفياتية الهجومية على بعد تسعون ميلا قبالة الشواطئ الأمريكية
    Bu çöplerin hepsinin kurbanın yanında bulunduğunu. Open Subtitles التي كُلّ هذه النفاياتِ وُجِدَ حول الضحيّةِ.
    Polis raporu evimin önündeki arabada uyuşturucu bulunduğunu ifade ediyor. Open Subtitles يذكر تقرير الشرطة أنهم وجدوا العقاقير في السيارة خارج منزلي
    Garcia, araçların tam olarak nerede bulunduğunu bilmek istiyorum. Open Subtitles غارسيا,يجب أن أعرف البقعة بالتحديد حيث عثر على المركبات بالضبط
    Oğlumun bir çukurda bir köpek gibi ölü bulunduğunu söylediklerinde, ben de ölmek istedim. Open Subtitles عندما قالوا لي أن ابني عثر عليه ميتا في حفرة مثل كلب
    Artık nasıl bulunduğunu biliyorlar. Onu bulanlar, fotoğraflarını çekmiş. Open Subtitles الآن إنهم يعرفون كيف عثر عليها أولئك الذين وجدوها يلتقطون الصور
    Bu kayıp teknoloji devi liderinin köpeğiyle ilgiliyse bir otobüste bulunduğunu duydum. Open Subtitles إن كان هذا بخصوص كلب التقني المليونير المفقود، سمعت أن أحداً عثر عليه في حافلة
    Ve hastalarını tedavi eden bir doktora kazığa oturtulmuş demir bir direk bulunduğunu söyledim. Open Subtitles وقيل لي أن الطبيب الذي عالج المرضى قد عثر عليه مخزوقاً بعمود حديدي
    Şimdi de bana gruptaki herkesin otel odalarında ölü olarak bulunduğunu ve şüphelinin ben olduğumu düşündüğünüzü söylüyorsunuz. Open Subtitles الآن يمكنك أن تخبرني كل شخص آخر كان في المجموعة عثر عليه ميتا في غرفه الفندق التي يقيم بها وأنت تعقد أنني المسئول.
    Altına hücum döneminde Sierra Nevadas'daki altınların sadece %10'nun bulunduğunu biliyor muydunuz? Open Subtitles هل تعلمون أنّ 10% فقط من الذهب في "سيريا نيفادا" عثر عليه خلال فترة إزدحام البحث عن الذهب
    Taşın, yürüyüş yaparken bulunduğunu ve bir ay meteorunun parçası olabileceğini söylemiş ve bunu kanıtlamak istemiş. Open Subtitles أُمر بأن يقول أنّه... عثر على الصخرة وهو يتنزه، وظن أنّها رجم قمري شائع، وأراد أن يتحقق منها.
    Oluşturduğumuz yapı, sanki bir şehrin caddeleri gibi, bu şekilde neyin nerede bulunduğunu tam olarak bilebiliyoruz. Open Subtitles شبكة نحن المنصوص عليها هي مثل كتل من المدينة، حتى نعرف بالضبط ما عثر عليه فيها .
    Kampı yok eden yangında kaybolmuştu ama büyükbabam savaştan sonra bulunduğunu düşünüyordu. Open Subtitles لقد فقد في الحريق الذي دمر ذلك المعسكر لكن جدي كان مقتنعًا أنه تم العثور عليه بعد إنتهاء الحرب
    Kang Chi, ormanda yeniden cesetler bulunduğunu duydum. Open Subtitles زميل كانج تشى سمعت انه قد تم العثور على جثث فى الغابة مره اخرى
    - Evet, Rus suç laboratuvarı molozlar içinde bulunan bir kahve kutusundaki dudaktan epitelyal hücre bulunduğunu rapor etmiş. Open Subtitles نعم. مختبر الجريمة الروسي أفاد بأنه تم العثور على الخلايا الظهارية
    Telefonda ev ofisi olarak kullanabileceğimiz bir çalışma odası bulunduğunu söylemiştiniz. Open Subtitles لقد قلت شيء في التليفون عن وجود مكان استطيع استخدامه كـ مكتب منزلي؟
    ÖIü bir adamın cesedinin bulunduğunu hatırlamıyorum. Open Subtitles لا أذكر أني سمعت شيئاً عن وجود جثة لرجل
    Erimiş metal, harfiyat kaldırıldıktan 4-5 hafta sonra bulundu. Ayrıca 7 nolu binada da bulunduğunu söyledi. Open Subtitles قالَ بأنّ الفولاذِ المائعِ وُجِدَ أيضاً تحت مركز التجارة العالمي 7.
    Doktor Blum'un bulunduğunu üzülerek sana bildirmek zorundayım. Open Subtitles هو واجبُي الحزينُ لإعْلامك ذلك الدّكتورِ Bluhm وُجِدَ.
    Ciğer, dalak ve pankreasının posta kutusunda bulunduğunu duydum. Open Subtitles لأنى سمعت أنهم وجدوا كبدها فى صندوق البريد بجانب طحالها وبنكرياسها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more