| Burada bulunmanız bizi onurlandı. | Open Subtitles | حضورك هنا اليوم يا سيدتي شرف عظيم لنا جميعًا |
| Sizin, burada bulunmanız bile bizim için, bulunmaz bir hazine. | Open Subtitles | مجرد حضورك هناك سيكون فعالاً، أنت كنز للطبخ. |
| Bu da ne? "The Crimson Echo" filminin kutlaması için akşam yemeğinde hazır bulunmanız rica olunur. | Open Subtitles | ما هذا ؟ حضورك مطلوب هذا المساء لعشاء افتتاح فلم "الصدى القرمزي" الثامنة مساء |
| Bay Parker, burada bulunmanız çok nazikçe. | Open Subtitles | سيد "باركر" انه من الجميل حضورك هنا |
| Ve ikincisi, burada bulunmanız hiç etik değil. | Open Subtitles | والثاني أن وجودك في حجرتي أمر غير أخلاقي |
| Burada bulunmanız diplomatik bir hakarettir. | Open Subtitles | حضورك هنا واجهة دبلوماسية |
| Bir kez daha teklifinize minnettar olduğumu söylüyorum fakat bu ameliyatta bulunmanız tamamen gereksizdir. | Open Subtitles | لكن حضورك غير ضروري بالمره |
| Hazır bulunmanız rica ediliyor. | Open Subtitles | يطلب حضورك |
| Söylemeliyim ki burada bulunmanız yüzünden işlerime karışıldığını hissediyorum. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك سيد "بوارو" أن وجودك هناك يشكل تدخلاً في شؤوني |