| Köpek balığı dişinin özünde mikroskopik... bir deniz algi bulundu, genellikle Kuzey Atlantik'in serin sularında bulunur. | Open Subtitles | والمشطورة المجهرية وجدت في لب الأسنان القرش، عادة ما توجد في المياه الباردة شمال الأطلنطي. |
| Sağda solda hep erkek elbiseleri bulunur musun? | Open Subtitles | تحتفظين دائما ً بملابس رجال حولك هنا ؟ |
| Bu her atom aynı anda iki farklı yerde demektir, buda şu anlama gelir, küçük metal parçasının hepsi iki farklı yerde bulunur. | TED | وهذا يعني ان كل ذرة موجودة في مكانين مختلفين في وقت واحد وهذا يعني ان الجسيم المعدني موجود في مكانين في وقت واحد |
| Benzin mevcuttu. Gıda ürünleri bulunur hale geldi. | Open Subtitles | كان الوقود متوفر وأصبحت المواد الغذائية أيضًا متوفرة |
| Tüm kültürlerin efsanelerinde... tek amaci dilekleri gerçeklestirmek olan bir varlik bulunur. | Open Subtitles | معظم اساطير الحضارات الكبرى تحتوى على هذه الشخصية من اجل تحقيق الامنيات |
| En azından 10 tanesi son derece az bulunur parçalar. | Open Subtitles | ليس سىء بالفعل, على الاقل عشرة منهم نادرون جدا |
| Benzin, akrilik ve boya incelticilerde bulunur. | Open Subtitles | توجد في الوقود,الأكريليك, و مخففات الطلاء من بين أشياء أخرى. |
| Beyaz Noktalı yıldız sadece bir tek gezegende bulunur: | Open Subtitles | نجمة نقطة بيضاء توجد في كوكب واحد |
| Her zaman sağda solda erkek elbiseleri bulunur mu? | Open Subtitles | تحتفظين دائما ً بملابس رجال حولك هنا ؟ |
| Bizim evde elektrik var, sürüyle de elektrikli alet bulunur. | Open Subtitles | الكهرباء موجودة في بيتِي و لكن عِنْدَنا الأطنانُ مِنْ هذه الأشياء تعيقنا على فتحها. |
| 800 dolar: bu kimyasal kozmetik ürünlerinin %95'inde bulunur. | Open Subtitles | سؤال بـ 800 دولا .. مادة كيميائية موجودة في أكثر من 95 بالمئة من مستحضرات التجميل |
| Genelde bütün bilgisayar Dükkânlarında Freon bulunur. | Open Subtitles | مادة الفريون متوفرة في أغلب مخازن الحاسوب |
| Bu tür patlayıcılar özel sanayi ürünleri satan yerlerde bulunur. | Open Subtitles | قنابل مشحونة كهذه متوفرة فقط مع تجار البناة الصناعية |
| Soyada da, östrojene benzer bileşimler bulunur. | Open Subtitles | الصويا تحتوى على مركبات تعمل عمل الأستروجين |
| Hiç fena değil. En azından 10 tanesi son derece az bulunur parçalar. | Open Subtitles | ليس سىء بالفعل, على الاقل عشرة منهم نادرون جدا |
| Cogu birkac gun icinde bulunur. | Open Subtitles | " أغلبية الاطفال المفقودين ، يتم ايجادهم في وقت قصير " |
| - "İstenirse Mutlaka Bir Yol bulunur." | Open Subtitles | ،طالما توجد إرادة إذن يوجد سبيل |
| Polisler sonradan cebe indirebilmek için her zaman, az tahminde bulunur. | Open Subtitles | الشرطة دائما يصرحون بمبلغ أدنى في حال لو استطاعوا أن يستولوا على جزء منه. |
| Greyfurtun sadece nitrojen atomlarından oluştuğunu düşünelim, ki bu bütünüyle doğru değildir, ama greyfurtun içinde nitrojen atomları bulunur. | TED | حسنا دعنا نفترض أن الليمون الهندي يتكون من ذرات النيتروجين فقط، وهذا ليس صحيحا طبعا، لكن هناك ذرات نيتروجين في الليمون الهندي. |
| O zaman bana bir yardımda bulunur musunuz? | Open Subtitles | لذا هلّ بالإمكان أن تعمل لي معروفاً؟ |