Suç ortaklarını kendinin öldürdüğü apaçık ortada... ama onu şimdi tutuklarsak... bunu ispat edemeyiz. | Open Subtitles | .. من الواضح أنه قتل شركائه في عملية الإختطاف .. لكن لو قبضنا عليه الآن لا يمكننا إثبات ذلك |
Cinayet ile uzaktan yakından ilgisi yok ve sanırım bunu ispat edebilir. | Open Subtitles | لم يكن قريبا من موقع الجريمة وبإمكاني إثبات ذلك |
Caleb'in arabayı çaldığını biliyoruz. Yapmamız gereken tek şey, bunu ispat etmek. | Open Subtitles | إنظر, نحن نعلم أن (كيلب) ذاك سرق السيارة, والأن علينا إثبات ذلك |
bunu ispat etmem için yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا بحاجة لك لمساعدتي في إثبات ذلك |
İçinde kıpır kıpır eden bir şeyin çıkmasını bekliyorum ama bunu ispat etmenin yolu yok. | Open Subtitles | انها تحك في داخلك، فقط تنتظر الخروج، ولكن ليس هناك طريقة لاثبات ذلك. |
- bunu ispat edebilirsin. | Open Subtitles | هل تستطيع إثبات ذلك ؟ |
Cucillo, bunu ispat etmesi zor. | Open Subtitles | من الصعب إثبات ذلك |
bunu ispat edemez. | Open Subtitles | لا يمكنها إثبات ذلك |
O zaman bunu ispat etmekten çekinmezsin. | Open Subtitles | إذاً لن تمانع إثبات ذلك |
Dediğiniz gibi dürüst ve sadıksanız komutanınız Bay Aske'yi bize teslim ederek bunu ispat edebilirsiniz. | Open Subtitles | لو كنت صادقاً ومخلصا كما قلت يمكنك إثبات ذلك بتسليم قائدك سيد (آسك) لنا |
bunu ispat etmen sorun olmaz herhalde. | Open Subtitles | .ليس هنالك ضرر في إثبات ذلك |
- Ama bunu ispat edemiyoruz. | Open Subtitles | -لكن لا يمكننا حقاً إثبات ذلك |
Şimdi bunu ispat etmeliyiz. | Open Subtitles | الآن نحن بحاجة فقط لاثبات ذلك |