Özür dilerim. Şirket politikaları bunu sizinle konuşmamı engelliyor. Finans müdürünüz kayıp. | Open Subtitles | أنا آسفة، تمنعني سياسة الشركة من مناقشة هذا معك |
Teknik olarak, bunu sizinle konuşmamamız gerekiyor. | Open Subtitles | مِن الناحية الفنية، لان يحقُ لنا أن نناقش هذا معك |
bunu sizinle paylaşmayı seçtim çünkü sonuçta, bu teşhis benim için bir uyanıştı. | Open Subtitles | لقد اخترت ان اشارك هذا معك لأنه في نهاية المطاف، كان التشخيص مكالمة إيقاظ. |
Hakkınızdaki spekülasyonlarla ilgili sağlam bir bilgi elde ettik. Park Bey'den tehdit telefonu aldık bunu sizinle doğrulamak istedik. | Open Subtitles | لقد حصلنا على وثائق تأكد تلقيك لعض الأموال تلقينا تهديد من (بارك) يطلب منا أن نتحقق من هذا معك |
Evet. bunu sizinle mi yapardı, efendim? | Open Subtitles | هل تفعل هذا معك ؟ |
bunu sizinle tartışmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أود مناقشة هذا معك. |
bunu sizinle görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | وأود مناقشة هذا معك, |
bunu sizinle konuşmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث عن هذا معك. |