Ama şimdi, Bunu yapabilmek için gerçek bir teknolojimiz var. | TED | لكن الآن، لدينا تكنلوجيا حقيقية لفعل ذلك |
Bunu yapabilmek için, gerçekten bunları binlerce mil boyunca kum ve çöl içinden götürmeniz gerekiyor. | TED | لفعل ذلك يتوجب عليك نقلهم لآلاف الأميال خارج الصحراء |
Bunu yapabilmek için laboratuvarım bir yöntem geliştirdi. | TED | فالمعمل الخاص بي طور طريقة فعالة للقيام بذلك |
Çocuklarımla oyunlar oynamanın yolunu arıyorum Bunu yapabilmek için. | TED | أبحث عن طرق للعب مع فتياتي في المنزل للقيام بذلك. |
İlk yapmaya niyetlendiğim Bunu yapabilmek için farklı bir malzeme paletine bakmaktı. | TED | ما اقترحت فعله في البداية هو النظر إلى مجموعة من المواد لفعل هذا الأمر. |
Bunu yapabilmek için, başka birine dönüşmem gerekti. Başka bir şeye dönüşmem gerekti. | Open Subtitles | "ولأفعل هذا , لابد أن أكون شخصًا آخرًا" |
Kendini geliştirmek isteyen bir öğretmen bile Bunu yapabilmek için gerekli araçlara sahip değil. | TED | بل حتى أن المعلم الجيد الباحث عن التطوير لايجد الأدوات لفعل ذلك. |
Bunu yapabilmek için bilim insanları dünyanın erken dönemlerini tekrardan yaratmalı labaratuvarlarında ilk büyülü kıvılcım için bir bakış yakalamaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | لفعل ذلك , على العلماء إعادة خلق الحياة في مختبراتهم و محاولة إيجاد أول شرارة سحرية للحياة |
Bunu yapabilmek için belirli bir zihniyete sahip olman gerekiyor. | Open Subtitles | لفعل ذلك يتحتّم أن تعتنق توجّه عقليّ معيّن. |
Bunu yapabilmek için de insanüstü bir yetimiz olduğunu düşünün. | TED | وتخيلوا إيجاد قوة خارقة لفعل ذلك. |
Bunu yapabilmek için, biraz ağrı kesici ve cımbıza ihtiyacım var. | Open Subtitles | للقيام بذلك, أحتاج لأدوات, إذن ساعدني في العثور على ملاقط ومُسكِّن البروبوكسفين |
Bunu yapabilmek için kutuları geri alıp birleştirmeliyiz. | Open Subtitles | للقيام بذلك, علينا الحصول على الصناديق و إعادة تجميعهم |
Bunu yapabilmek için çok güzel teknikler kullanıyoruz. Bu tekniklerden biri örüntü tanıma. | TED | نحن نستخدم تقنيات " مميزة " للقيام بذلك واحدة من هذه التقنيات هي " التعرف على الأنماط " |
Babandan Bunu yapabilmek için izin almaya gittim. | Open Subtitles | ذهبت لأرى أباكِ وأطلب منه الإذن لفعل هذا |
Bunu yapabilmek için iki dakika boyunca hiç kıpırdamadan yatmasını sağlamalıyız. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لفعل هذا هو إبقاؤه ثابتاً لدقيقتين |
Bunu yapabilmek için de sağlam zemine basmalıyız. | Open Subtitles | لذلك، نحن بحاجة إلى أسباب قوية لفعل هذا |
...Bunu yapabilmek için kendi kaynaklarımızı elimizde tutmalı ve petrolümüzü korumalıyız. | Open Subtitles | ولفعل هذا, يجب أن نحتفظ بما لدينا... ويجب أن نصون وقودنا الحفرى |