Demek istediğim, Burada bile, dün caddenin karşısında yürürken, 500 yıl önce üç piskoposun idam edildiği yeri gösterdiler. Burada caddenin tam karşısında. | TED | يعني, حتى هنا, بالأمس كنت أسير في الشارع, وقيل أنّهم أعدموا ثلاثة أساقفة قبل 500 سنة , في الشارع المقابل. |
Fakat daha iyisini yapabilirdin, Burada bile. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لك، كان بالإمكان .أفضل مما كان، حتى هنا |
İdealleri için hayatını riske atan, ölmeye hazır, hatta Burada bile. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل أفكارك و مستعد للموت في سبيل ذلك حتى هنا فأنت مستعد للموت من أجل ما تؤمن به |
Biliyorsun, eğer bu bana kalmış birşey olsaydı, sen Burada bile olmayacaktın, ama demek istiyorum ki, bilirsin, birşeyler yanlış gitti. | Open Subtitles | أنت تعلم , لانه لو كان عائدا علي, لن تكون هنا حتى, ولكن, اه, أعني , تعلم بأن هذا ظهر خطأ |
Bir sene önce Burada bile değildin, müfettiştin. | Open Subtitles | فكري بالأمر، قبل عام لم تكونين هنا حتى. كنتِ مشرفة. |
- Sabah 6:00' dan beri buradayım ve benim gözetmen Burada bile değil. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا في السادسة صباحاً . ومشرفي ليس هنا حتّى |
Ölümden geri dönemezsin. Burada bile. | Open Subtitles | لا يتسنّى له العودة من الموت، ولا حتّى هنا |
Ama Burada bile, bu barışçıl yerdeyken bile tehlike, her yerdeydi. | Open Subtitles | لكن حتى هنا في هذا المكان الهادئ الخطر موجود في كل مكان |
Burada bile içimize sızmışlar demek ki. | Open Subtitles | يبدو أنّه تمّ اختراقنا حتى هنا في الأعلى |
Burada bile planlarını uygulamanın fazlasıyla güvenli olduğuna inanmaktalar. | Open Subtitles | ..حتى هنا إعتقدوا.. أنهم بأمان لمواصلة خطتهم |
Yaban hayatın kuralları Burada bile geçerli ve ilk yemek bulanlar Karakaralar oluyor. | Open Subtitles | حتى هنا ، فإن قواعد الحياة البرية لا تزال سارية. الكراكارس هم أول من يعثر على الغذاء. |
Yani ben her yerde arkadaşlık kurabilirim. Burada bile. | Open Subtitles | المهم انه بإمكاني عمل صداقات في أي مكان حتى هنا |
Hayır, hiçbir yerde güvende olmayacağım, Burada bile. | Open Subtitles | لا، أنا لست في أمان في أي مكان ولا حتى هنا |
Ayaklarımdan onu çektiğini hissedebiliyorum... ve her an bana katılabilir hatta Burada bile. | Open Subtitles | شعرت بها تتسحب فى ساقى المربوظة وستقضي على فى اية لحظة , حتى هنا |
Burada bile olmayan insanlardan partimin ne kadar ezikçe olduğuna dair iki mesaj aldım. | Open Subtitles | تلقيت للتو رسالتين عن مدى فشل حفلتي من أشخاص ليسوا هنا حتى |
Seçimleri kazandığında geçen yıl Burada bile değildin ve benden daha popülersin ve ben sadece... | Open Subtitles | حين فزت بالإنتخابات.. أعني, لم تكوني هنا حتى السنة الماضية وما زلت أكثر شهرة مني, وأنا فقط.. |
Bildiğim kadarıyla Burada bile değilsin. | Open Subtitles | فيما يخصني، أنت غير موجود هنا حتى |
Burada bile olmamalıydım. | Open Subtitles | أمر من هنا لا يجب أن أكون هنا حتى |
Burada bile olmamam gerek. | Open Subtitles | لا .. أنا لا ينبغي أن اكون هنا حتى |
Çünkü ilişkimize ara vermiştik. Burada bile olmaman gerekiyor. | Open Subtitles | لأننا في فترة إنفصال، لا يجدر بكِ ان تكوني معي هنا حتّى |
Burada bile olmamamız gerek. | Open Subtitles | .لا يُفترضُ بنا أن نكون هنا حتّى |
Burada bile, LRA'nın gece saldırmasından korkuyorlar. | Open Subtitles | حتّى هنا فهم قلقون أن يهجم "جيش الربّ" خلال الليل. |
Ve Burada bile, adalardan uzakta su resiflerle doludur. | Open Subtitles | وحتى هنا , بعيداً عن أيّ جزيرة , الماء منقّطُ بالرؤوسِ المرجانيةِ. |
- Aslında Burada bile olmamalısın. | Open Subtitles | _ بالواقع، لا ينبغي أن تكون هنا أصلًا |