Burada olmak için Emma'ya yalan söylemek zorunda kaldığımın umarım farkındasındır. | Open Subtitles | اتمنى ان تدرك انني اضطررت ان اكذب على ايما لأكون هنا |
Burada olmak için neler çektiğim konusunda hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | وليست لديكَ أدنى فكرة عمّا قاسيتُه لأكون هنا |
Ben de Burada olmak için her şeyimi verirdim ama seninle ben ona farklı şekillerde yardım etmek zorundayız. | Open Subtitles | وسأضحي بأي شيء لأكون هنا ايضاً ولكننا سنضطر لمساعدته بطرق اخرى |
Ve daha da kötüsü, hayvanların da ruhları yoktur, ama onlar Burada olmak için yaratıldı. | Open Subtitles | لأن الحيوانات ليس لها روح ولكنها خُلقت لتكون هنا |
Bu gece Burada olmak için Dünyanın öteki ucundan geldi. | Open Subtitles | لقد سافرت عبر العالم لتكون هنا الليله |
Burada olmak için en uzun yolu katetmiş olan kişiyle başlamak uygun olur. | Open Subtitles | ولنبدأ مع الشخص الذي جاء من ابعد الطرق ليكون هنا. |
- İnsanlar evlerinden uzaktalar, herkesin Burada olmak için bir sebebi de var. | Open Subtitles | الناس بعيدة عن منزلها, وكل واحد له اسبابه لوجوده هنا , |
inan, ben de... Burada olmak için can atmiyorum. | Open Subtitles | لا رغبة لي في التواجد هنا تماما كما لا ترغب أنت في تواجدي |
Hey, dostum, eminim herkesin Burada olmak için geçerli bir sebebi vardır. | Open Subtitles | يا رجل، أنا متأكد أن الجميع هنا لديه سبب مقنع للتواجد هنا. |
Hayır, değil. Ama Burada olmak için her şeyi tehlikeye atıyorum. | Open Subtitles | كلا، ليست كذلك ولكني أخاطر بكل شيء لأكون هنا |
Erkenden Burada olmak için işlerimi ayarladım. | Open Subtitles | أعدت ترتيب جدولي لأكون هنا مبكرا. |
Burada olmak için ailemden izin aldım. | Open Subtitles | أنا لدى إذن من والدى لأكون هنا |
Burada olmak için annemin cenazesini kaçırırdım. | Open Subtitles | سأفوّت جنازة أمّي لأكون هنا الآن. |
Burada olmak için tüm oyunculuk kariyerimi riske attım. | Open Subtitles | لقد أجلت عملي كممثلة بالكامل لأكون هنا. |
Burada olmak için yeterince vasıflı değilim. | Open Subtitles | أنا لست مؤهلا و لو من بعيد لأكون هنا |
Burada olmak için hiçbir şey yapmadım ben. | Open Subtitles | وأنا لم أفعل أى شئ لأكون هنا |
Şu anda Burada olmak için her şeyi verirdi. | Open Subtitles | أعتقد سيتخلى عن أى شئ ليكون هنا |
Kardeşim bu gece Burada olmak için ta Arizona, Scottsdale'den geldi. | Open Subtitles | اخي اتى من سكوتسديل اريزونا ليكون هنا |
Burada çalışmıyor, Burada olmak için bir sebebi yok. | Open Subtitles | ليس موظفا لا يوجد سبب لوجوده هنا |
İnan, ben de... Burada olmak için can atmıyorum. | Open Subtitles | لا رغبة لي في التواجد هنا تماما كما لا ترغب أنت في تواجدي |
Hâlâ bir evrak falan görmüyorum. Bu da Burada olmak için hiçbir yasal yetkiniz yok demek. | Open Subtitles | مازلُت لم أرى ورقة مذكرة الأعتقال مما يعني ليس لديكما سلطة قضائية للتواجد هنا |